Dostların dostluğu...
Hiçbir zaman ön yargılı olmadım, insanları sen şu milletten, bu partiden diye de değerlendirmedim.
Hep çevremde arkadaşlarım ve bana göre dost dediklerim de oldu.
Arkadaş ve tanıdık çevrem geniştir. Ancak dost çevremi kendim daralttım. Çünkü dost bildiklerim, dediklerimin hep ihanetine uğradım.
30 yıldır yerel gazetecilik yapıyorum, insan olarak çok yey kazandım, çok şey öğrendim.
Ekonomik olarak hiçbir zaman ne kendimi ne de kullandığım sütunları satmadım.
Hiç kimsenin kazandığı parada ve malın da, hatta namusunda gözüm olmadı. Ama yaranamadım. Önce anam sattı beni karındaşıma, sonra mahalleden çocukluk arkadaşlarım, sonra iş arkadaşlarım sonra dostlarım
Piyasa bu satan satana
Bu yazıyı niye mi yazıyorum, inanın bende bilmiyorum. Ben AKP'nin %47 oy almasından, kendimin karşı azınlıklar içinde kalmasından da bahsetmiyorum. Hani bizim Türk gelenek ve göreneklerimize göre sevgi vardı, saygı vardı, arkadaşlık vardı, sonra dostluk vardı.. vardı... vardı..
Memleket hasretiyle ölen ozanımız Nazım Hikmet bile bir şiirinde "Dostların arasındayız Güneşin sofrasındayız" diyerek gönlümüzün tüm dostluklara açık olduğunu söylemişti.
Şimdi ne ozan var, ne şair, ben ve benim gibi kaç kişi daha yemiştir dost kazığını
Pardon kazık kelimesi biraz siz okuyucularımıza göre ağır oldu ama o dostlarıma ve dost bildiklerime az bile.
Arkamdan, kumpaslar kurabilir ve beni köşeye sıkıştırabilirsiniz ama insan, hem de o "Dostların" kaybettiği onuruma kim leke sürebilir, söyleyin kim? Hani bir şarkı vardır.
"İçiyorsam bir sebebi var" diye keşke dostlarım beni be bu yazıyı anlayabilseler.