FARUK HAKSAL
DİVANELER İLE BİGÂNELER ARASINDAKİ İLİŞKİ...
Bir toplum işte böyle çökertilir...
Önce o toplumu toplum yapan kültürel bağları ilmik ilmik çözeceksiniz.
Bir toplumun kültürel ortak paydası zaafa uğratıldı mı, o paydanın payına konabilecek bir değer kalmaz ortada...
Millet kavramı dejenere edilir.
Milliyetçiliğin; ortak değerleri, ortak çıkarları, ortak savunma reflekslerini oluşturup, ortak vatan parçasını korumak olduğu unutturulup, neredeyse ırkçılığa benzer bir geri-ideoloji olduğu topluma aşılanır,
Böylelikle çözülme başlar.
Ayrışma başlar.
Dinsel ve etnik aidiyetleri cilalayıp, ülkeyi/yurdu/vatanı/toplumu bölme işlevi "yükselen değer" haline getirilir.
Mustafa Kemal'in, "Cumhuriyet'i kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir," özdeyişi yerlerde süründürülür.
Ve böylece ortalık divanelerle, bigânelere kalır...
Bu durumda hedeflenen sonuç gerçekleştirilir: Atı alan Üsküdar sırtlarına tırmanır.
Günümüzde bigâneler, "AKP tek başına iktidara gelmesin, diye terör örgütünün legal temsilcisine oy veren entel/dantel/ve az-biraz monşer "hesap uzmanları"dır.
Divaneler ise, sopayı gördüklerinde sopa tutan eli yalamaya teşne kişiliksiz insan müsvetteleridir.
Tabii ki, kişisel çıkar umudu, bu iki arkadaş gurubunun ortak-temel özelliğidir.
Gerçekte, bigânelerin varlık nedenini divanelerin kişilik bozukluklarında aramak gerekir.
Divaneler ise, bigânelerin üzerine bol gübre serpilmiş verimli tarlalarında yetişirler.
Bu her iki arkadaş gurubu tarih boyunca da birbirlerinden -hiçbir zaman-kopmamışlardır.
Bu kişiler, örneğin, eylem ve eylemci sözcüklerini kullanmazlar.
Niçin?..
Çünkü, eylemsizliklerinin vicdan azabı içindedirler.
Eylemci olmaya yürekleri yetmediği için sızlayan şuuraltı birikimleri onları yeni üretilen "monşer"ce bir kavrama yöneltmiştir.
Onlar eylemci demezler, aktivist derler.
Böylece kendilerini sırça köşklerindeki localarına alıp, meydanları vatansever eylemcilere bırakırlar.
Yine örneğin, bu kişiler, beyinleri ile yükseklerde uçtuklarını düşünürler [ve hatta buna kendileri de inanılar] ancak bir türlü ayaklarını yere basamazlar.
Halk zeminine basamadıkları; ülke, ortak kültür, ulusal çıkarlar, birlikte olma bilincine yaslanamadıkları için, reel gerçeklerin bir kaç karış yukarısında gezinen o nadide akılları ile [ve boşlukta] devinip dururlar...
Hatta... [Bir kez daha örneğin,] hatta bu oldukça garip "aydın" görünüşlü kaçaklar, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin teröre karşı sürdürdüğü amansız mücadeleyi, verilen şehitleri ve terör şiddetini görmezden gelirler ve TSK'yı Tayyip'in ordusu olarak niteleyip, aşağılarlar...
Ama aynı Tayyip Erdoğan'ın PKK terör örgütünü besleyip gürbüzleştiren açılım siyasetlerine [özgürlük. Demokrasi falan filan adına] destek verirler.
Bu ülke, divaneleriyle bigânelerini gerçek birer aydın olma konumuna getirmeden hiçbir menzile varamaz.
Çünkü... Maalesef bu ülke çok uzun yıllardan beri bigâneler ve divaneler tarafından yönlendirilmektedir; hatta... Ve hatta, halen ve bizzat yönetilmektedir!
Nokta.