DİÇEP Didimin sorunlarını masaya yatırdı
Özarslan: Kentlilik bilinci oluşmalı
Süleyman
KILINÇKAYA
Gerçek Gazetesi
Didim Çevre Platformu [DİÇEP]"in geçtiğimiz perşembe günü saat 18"de Ticaret Odası salonunda gerçekleştirdiği seminerde Didim'in sorunları konuşuldu. Harita Mühendisi Saime Özarslan yaptığı sunumda önemli bilgiler verdi.
Sözlerine, "Ne yapmalı, nereden başlamalı?" di yerek başlayan Saime Özarslan, "İnsan, doğanın bir parçası olduğunu u nuttu günümüzde, insanoğlunun doğaya hükmetmek, onu şekillendirmek ve kendine uydurmak için yaptıkları tüm yaşamı tehdit altında bırakıyor. Sanırım artık bu konuda durup düşünmenin zamanı." dedi.
Teknolojik ilerlemeye yaşam feda edilebilir mi? Kendi konforumuz için geleceği yok etme hakkına sahip miyiz? Peki, ne yapmalı? Nereden başlamalı? sorularını yönelten Özarslan, "Belki de önce kendi yaşam tarzlarımızı değiştirerek işe başlayabi liriz. Evlerimizde suyu ve elektriği tasarruflu kulla nabiliriz örneğin. Çocuklarımızı bu konuda eğitebilir, doğaya saygılı bireyler olarak yetiştirebiliriz. Evlerimizde biriken atık yağları lavaboya dökmek yerine, biriktirip geri dönüşüm şirketlerinin toplama noktalarına iletebiliriz. Plastikler, piller vs. hepsini. Bunu gerçekleştirebiliriz ve çocuklarımızı bu konuda teşvik edebiliriz. Kullandığımız deterjanları doğaya dost olanlardan seçebiliriz. Bu konuda atacağımız her adım, geleceğimiz için önemlidir. Yani önce yaşam tarzlarımızı, yani kendimizi değiştirmekle işe başlayalım. Sonra da çevremizdekileri değiştir meye çalışalım." dedi.
Kentlilik bilinci oluşturulması gerektiğini söyleyen Özarslan, "Öncelikle çevreye nasıl zarar verildiği konusunda bir farkındalık oluşturabilir, doğayla barışık yaşa nabilirliği sağlayan bir kent kültürü oluşturmak için çalışabiliriz. Bu yol arayışında çoğalarak birlikte projeler üretebiliriz. Örneğin su sorunu. Didim sürekli büyüyen, göç alan ve zamanla korkarım ki, turizm kompleksleri ile su rezervindeki açığı daha da büyüyecek bir kenttir. Birlikte tartışıp karar verebileceğimiz konulardan biri de bu olmalı mesela: Daha ne kadar büyümeliyiz?" dedi.
Çevrenin moloz yığınlarıyla çevrili olduğunu belirten Özarslan, "Su rezervi yaratmak için daha önce açılmış ve şimdi bildiğim kadarıyla atıl kalmış kuyularımızı yeniden kullanıma sokabilir miyiz? Çevre kirliliği sorunumuz var, ne yazık ki!. Bir turizm kenti olma iddiasındaki Didim'de her taraf moloz yığınları ile dolu. Bunlar hem görüntü ve hem de çevre kirliliği yaratıyor. Bu konuda Didim Kent Komisyonu"nun bir çalışması var. Sözünü ettiğimiz bu çalışmanın içinde yer alan önerileri mizi maddeler halinde belediyeye sunup, uygulanması için çaba göstereceğiz." dedi.
Hava kirliliğine de dikkat çeken Özarslan, "Bir diğer önemli sorun da özellikle kış aylarında yaşanan hava kirliliğidir! Kömür kullanımının azaltılması ya da daha kaliteli kömür kullanılması için uğraşabiliriz. Ya da kömüre bir alternatif oluşturabilir miyiz diye araştırmamız gerekiyor. Hava kirliliğini yaratan en önemli etmenlerden birisi de egzoz dumanları tabii ki. Toplu ulaşım sistemi kurmak belki zor. Ama en azından örneğin, bisiklet kullanımını yaygınlaştırabiliriz. Didim, coğrafik olarak çok müsait bir yerleşim alanı. Ancak hiç bisiklet yolumuz yok. Gerçi yaya yollarımız bile sorunlu ama, bu konuda da bir düzenleme çalışması yapabiliriz, diye düşünüyorum." dedi.
Çöp sorununa çözüm üretilmesini isteyen Özarslan, çöplerin siste matik bir şekilde toplanması, nihai atık depolamasının uygun yapılıp yapılmadığını araştırıp bu konuda çalışmalar yapılması için çözümler üretilmesi gerektiğini belirtti. Buna örnek olarak Akbük ve Didim"deki büyük otellerin atık sorunlarını gösterdi. Plastik ve kimyasal atıkların çevreye bırakılmaması ve bunların toplanma noktalarının artırılması gibi pratik çözümler hemen bugün uygulamaya sokulabilecek basit düzenlemeler olabileceğini söyleyen Özarslan, "Bu konularda Didim Belediye"sinin destek vereceğini düşünüyorum. Ama öncelikle uygulanabilir çözümler üretip, birşeyler talep etmeliyiz." dedi.
Yapılaşma ile ilgili çok ciddi sorunlar olduğunu belirten Özarslan, "Birbirleriyle ve doğayla uyumsuz betonlarla çevreledik her yeri. Bir kıyı kasabasına hiç yakışmayan bahçesiz, beton bloklarla doldurduk çevremizi. Didim bunu hak etmiyor. En azından bundan sonrası için, geç kalındığının farkındayım ama, çaba gösterebiliriz ve göstermeliyiz. İşin en acı tarafı, Çevre Ve Şehircilik Bakanlığı"nın yaptırdığı Çevre Düzeni Planları"nda Akbük ve Didim"in büyük bölümü Kültür Ve Turizm Gelişme Bölgeleri (KTGB) olarak işaretlenmiş bulunmaktadır. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu bölgelerdeki her türlü plan yapma yetkisi söz konusu Bakanlığın yetkisindedir. Böylelikle yerel yönetimler ve yörede yaşayan halkın fikri ve istekleri yok sayılıyor. Üstelik bu konularda Bakanlığın yetkileri oldukça geniş. Hiç kim senin dokunamadığı orman sahalarını bile yapılaşmaya açabilirler. Kıyılarımızı ve elimizdeki en büyük zenginlik olan koylarımızı da. Bu arada Panayır Adası imara açılmış. Bu konuda çalışma yaparak, yasal bir karşı duruş sergileyebilir miyiz diye araştırmalıyız. Bu yöndeki planlara itiraz etmeli ve bölgemizde uygulanacak her türlü projede söz sahibi olmak için mücadele etmeliyiz." dedi.
VLF istasyonu nedeniyle insan hücrelerinin tahrip olduğunu belirten Özarslan, "Bir de VLF, yani (çok düşük frekanslı) bir istasyonumuz var. Bu konuda yapılmış bir araştırma buldum ve bu araştırmanın sonuç bölümünde yazılanlar oldukça düşündürücüdür. Bu istasyondan çıkan frekanslar insan hücrelerini tahrip etmektedir." dedi.
Sorunların çözümü konusunda şans olduğunu hatırlatan Özarslan, "Sorunlarımız çoktur ama, kendimize ve yaşadığımız dünyaya sahip çıkarsak, susmaz ve se simizi duyurmak için daha çok çabalarsak, hâlâ şansımız vardır. Yalnızca çocuklarımız için değil, torunlarımız ve onların da torunları için yaşanabilir bir çevre bırakmak istiyorsak, bilinçle ve yoğun bir emekle çalışmalıyız ve uyumlu çalışma ortamları oluşturarak adım adım başarıya doğru yürümeliyiz." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.