ALİ GENÇLİ
DAHA NE ZAMANA KADAR YAKACAKSINIZ ?
Yirminci yüzyılın önemli bilim insanlarından Albert Einstein “ Aptallara göre insanlar; Irk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar...” saptamasında bulunmuş.
Uzaydan çekilen fotoğraflarda dünyamızı, yeşilin coşkusu, mavinin huzur verici güzelliğiyle uçsuz bucaksız bir yaşam kaynağı olarak görürüz. Ne sınırlar vardır, ne açlık, yokluk, yoksulluk ne de savaşlar bu görüntüye dahil değildir. İnsanların doyumsuzluğu, kazanma hırsları, acımasızlıkları, bencillikleri dünyayı cehenneme çevirmektedir. Sınırsız bu yeryüzü parçasını biz beyinlerimizde yarattığımız sınırlarla paramparça ederiz. Sonra da bu sınırlar için, gelsin kavgalar, savaşlar, katliamlar. Kendi yaşam kaynağımızı yok ettiğimizi fark etmek için ateşin bizi de sarması gerekir.
Ve hala dünyanın her yerinde, kazanma hırsıyla, başkalarına ait olanı kapma yarışında olan sömürgeci güçler, silah üreticileri insanların katledilmesine ortam hazırlarlar. Ülkeleri, insanları birbirine düşürmek onların işidir. Çünkü dünydaki yoksulluğun nedeni doymak bilmeyen zenginlerdir. İnsanları kategorileştirmek aptalların işidir. Çünkü, Einstein’in dediği gibi, insanlar iki çeşittir. İyiler ve kötüler.
Dün 2 Temmuz’du. Sivas yangınının yıl dönümü, 35 canı’mızın göz göre göre yakıldığı gün. Ki Sivas, Pir Sultan Abdalların, Aşık Veysellerin, Hacı Bektaş-ı Velilerin yetiştiği, Cumhuriyet’imizin temellerini atıldığı kentimizdi. Otuzbeş yurt sever sanatçı acımasızca yakıldı. Suçluların affedilmesi ise hiçbir zaman bağışlanmayacak bir olgu olarak tarihe yazıldı. Yıllardır toplumu ayrıştırma gayreti içinde olanları iyi tanımalıyız. Kardeşi kerdeşi kırdırmak kimlerin işine geliyor tanımak gerekiyor. Bu kin ve nefretin derinliği araştırılmalı. Birbirimiz yakarak, katlederek ancak “yok oluş”a gideriz.