E. TURGUT TEKİN
Cumhuriyete ve Atatürke sahip çıkmak
Cumhuriyetimizi kurduğumuz yılın üzerinden henüz bir asır geçmeden, Cumhuriyete karşı olan güçlerle karşı karşıya Cumhuriyet Tarihi boyunca kaldık. Bu güç odakları Cumhuriyet kurulurken, Ulusal Kurtuluş Savaşı verilirkende vardı. Ne yazık ki bu karanlık emelli güçler, bugün de vardır. Amaçları, bazı konuları kaşıyarak devleti zayıflatmak iç ve dışta problemler yaratarak, modern ve çağdaş Türkiyenin varlığına zarar vermek.
Bugün televizyon ekranlarında, öyle söyleşiler, diziler ve filmler ortaya konuyor ki, insanın aklı ve hafsalası almıyor. Varsayımı bile tüyler ürpertecek olan bu çalışmalar, ister istemez halkımızın arasında sürtüşmelere, ayrımcılığa, doğucu-batıcı gibi anlamsız düşüncelere yol açıyor. Birkaç yıl önce bir reklamla dillenip slogan haline gelen, "Ağzı olan konuşuyor! .. " tümcesine uygun bir şerkilde herkes istediği gibi ul-cı orta konuşur, yorum yapar, film ve dizi yaparsa bu devletin yasaları, ilkeleri hiçe sayılırsa devlet nasıl devlet olur ki?
Bugün Türkiye Cumhuriyeti üç kuvvetten oluşan sosyal ve hukuk devletidir. Devletimizin üç ana organı şunlardan oluşur:
I)Yasama, 2 )Yürütme, 3 )Yargı.
Bu üç organın da anayasamızda görevleri ve sorumlulukları bellidir.
Meri olan yasalar çerçevesinde Devleti ve Cumhuriyeti korurlar. Bu koruma üç organ içinde geçerlidir. Yasamanın görevi, ülkenin çıkarlarına, temel felsefesine, bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine zarar vermeyecek yasaları yapmak. Yürütmenin görevi mevcut yasalar çerçevesinde devleti yönetmek. Yargının görevi ise yasama ve yürütmenin devletin ve ulusal birliğin düzenini hukuk kuralları içinde korumak ve sağlamaktır. Sonuçta bu devlet kazanını üzerinde tutan sacayağa benzer. Devlet yükünün sikleti üçünün de üzerine eşit baskatadır. Sacayağının biri olmayınca kazan devrilir. Amaç kazanı devirmeden kaynatmaksa, devletin sağlığı için bu üç organın uyum içinde çalışması şarttır. Çünkü devlet bu üç organ sayesinde ayakta kalır.
Sayın Yüksel Toptan bir demecinde diyor ki: "Yasamadan, daha üstün bir güç yoktur! .. "Varsayalım ki öyledir. Yasama istediği her yasayı çıkarabilir mi? Anayasada ki "değiştirilemez" denen maddeleri değiştirebilir mi'? Farzet ki değiştirdi, yargı olmasa buna kim "Neden değiştirdin?"diye soracak? Bugün Sayın Toptanın dediği gibi olsaydı, Anayasa Mahkemesi ve Yücedivan olmazdı. Yürütme, yasamanın yasalarını uygulamasaydı veya yürütmenin yakalayıp yargıya teslim ettiği suçluları yargı serbest biraksaydı devletin hiyerarşisi nasıl yürürdü?
Bence devletin bu üç organı da birbirine eşittir. Üçü varsa devlet, yoksa devlet yoktur. Yasama ve Yürütmenin dayanağı yargı ve hukuk devleti ilkesidir. Demokrasilerde temel kural hukuktur. Hukuku ise bağımsız yargı organları işletir. Hukuk karşısında herkes hukuka karşı saygılı olmalıdır. "Hukukun üstünlüğü ilkesi"de buna bağlıdır. İster yasama, ister yürütme ve isterse Yargı olsun bunların hepsi bu hukukun üstünlüğü esası doğrultusunda uyum içinde görev yaparlar.
Yargı bağımsızdır. Yargıya mevcut yasalar karşısında hiçbir organ müdahale edemez. Yargı, yasaların ona verdiği güçle devleti ve rejimi koruma hakkına sahiptir. Türk Halkı adına görev yapar.
Bugün Cumhuriyetin ve Atatürkün Türk Halkına sağladığı hukuki imkanları beğenmiyenler olabilir. Bunlar beğenmiyorlar diye devletin hukuk devleti olma ilkesi yasama tarafından bozulabilir mi? Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inklaplarına karşı yasalar çıkarılabilir mi? Farz edelim ki çıkarıldı. Bu yasaların Anayasaya uygun olup olmadığını kim denetliyecek?
Beyler lütfen kendinize gelin. Her kafadan bir söz çıkmasın. Ağzı olan herkes ulu orta konuşmasın ve yazmasın. Herkes adımlarını bilinçli atsın. Konuşmalarını bilerek yapsın. Herkes yazılarını yansız ve doğruları göz önüne alarak yazsın.
Bu devlet herkesin devletidir. Beğenmeyen istediği ülkeye gidip orada yaşıya bilir. Eğer burada yaşıyorsak, istesekte, istemesekte bu devletin kanunlarına ve kurallarına uymak, Cumhuriyete ve Atatürkle sahip çıkmak zorundayız.