AİHM’in ihlal kararının AKP’nin yargıyı siyasallaştırmasının cezası olarak yorumlayan Bülbül, şunları söyledi:
“Türkiye,imzacısı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasamız gereği ve aynı zamanda Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında olduğu için AİHM kararlarına uymak zorundadır. Ancak Türkiye, AİHM’in Osman Kavala hakkında daha önce Avrupa İnsan hakları sözleşmesinin 18’inci maddesi ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine, serbest bırakılması gerektiğine dair kararına uymadığı için şimdi yaptırım yolu açılmıştır. Kumpas davalarından vazgeçmeyen AKP, AİHM kararı ile Türkiye’yi uluslararası alanda mahkeme kararlarına uymayan bir ülke konumuna düşürmüştür. Bu karar sonrası süreçte Türkiye kurucusu olduğu Avrupa Konseyi’nden çıkartılabilir. Yani AKP’nin Hukuk Devleti ilkelerine aykırı olan kendi siyasi çıkarlarına yargıyı alet etmesinin sonucunu bu kararla tüm ülke ödeyebilir.

Tek kişi ve AKP siyasi bekaları için Türkiye’yi yeni bir felaketin eşiğine getirmiştir. Bunun sorumlusu, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, yargı üzerinde tahakküm kuran, hakim ve savcıların Anayasa ve yasalara göre değil saray rejimine göre hareket etmesi için baskı ve tahakküm kuran siyasi iktidardır.

Kısaca, Gezi sürecini hazmedemeyip siyasal yargı sopasını kullanarak ve gayri hukuki süreçlerle, somut deliller olmaksızın, adil yargılanma hakkının ihlal edilerek, kanunların hiçe sayıldığı Kavala dosyasında bu kararın verileceği gün gibi ortadaydı. Ülkemizde adalet sistemi çürümüştür. Bu kararda malumun ilanıdır.Hukuk Devletinin anayasal hak ve özgürlükleri ile Cumhuriyetin kazanımlarına düşman olan bu iktidara ilk seçimde son vermeli; hak,hukuk ve adalet talebini yükseltmeliyiz.”