ÇEVRE BİLİNCİNİN ANAYASASI

 

 

Çevrecilik nedir?

İnsanlığın [ortak] zenginliğini yağmacılara karşı savunma bilinç ve eylemidir.

Yani çevrecilik bir bilinç işidir.

Bilinçli bir eylem işidir.

Doğayı yağmalayan kişi ya da sınıf, zümre ya da çıkar grupları, tüm insanlığın ortak zenginliğine saldırıyor demektir; doğanın nimetlerini çalıyor demektir.

Bir köşede imar rantçılarına karşı ormanı, denizi, kumsalı korumaktır.

Karşı köşede tarihi zenginlikleri, sit alanlarını, eski kültür kalıntılarına sahip çıkmak, ortak kültür mirasına yapılan gözü dönmüş saldırılara karşı çıkmaktır.

İnsan hırs ve bencilliğinin “kamu yararı” amacıyla dizginlenmemiş olmasıdır meselenin özü…

Bu saldırının püf noktasında bu yalın gerçek yer almaktadır.

İçinde yaşadığımız liberal ekonomi düzeninde yağmacılar büyük ölçüde serbesttir.

Bu serbestlik sonucunda kasalarını dolduracaklar ve ortaklarına paylarını dağıtacaklardır.

Peki ne pahasına?..

Herkese ait olan doğanın yoksullaşması, toprağın çölleşmesi, ormanların yok edilmesi, suyun kirletilmesi ve özetle, insanın yaşam koşullarının telef edilmesi pahasına!..

Sanayi atıkları ile zehirlenen yer altı kaynakları, deniz ve hava…

İmar planlarının yağmacılık esaslarına göre tanzim edilmesi ile yok edilen ormanlar, doğal güzellik, tarihi miras ve zenginlikler…

Oysa…

Su, toprak ve hava insanlığın ortak mülküdür!

İçtiğimiz su, soluduğumuz hava, bize nimetlerini sunan toprak, hepimizindir!

İşte çevrecilik, bu nimetlerin hepsinin tüm insanların hizmetine hakça sunulmasını talep etme bilincidir.

Bütün bu [yenilenmesi mümkün olamayan] nimetleri kendi kişisel çıkarları doğrultusunda yağmalayan soyguncularla mücadele etmektir!..

Bu yağmacılar için, kendilerinden sonrası tufandır.

Yağmacılar için, bu talana karşı çıkan bilinçli çevreciler en büyük düşmandır.

İmar yağmasına karşı çıkmak günahtır, gelişmeden yana olmamaktır, “malum zihniyet”tir…

Atık sularını doğrudan doğaya deşarj eden vidanjörlerin peşinde koşmak işgüzarlıktır, kötü niyettir.

Deniz kirliliğinin önlenmesi yönünde mücadele vermek, yıldızını parlatmaktır, muhalefet yapmaktır, kötü niyetli olmaktır.

-       Hayır değildir!

Tam aksine, uygar bir insan olmaktır.

Sorumlu bir yurttaş olmaktır.

Bilinçli bir çevreci olmaktır!..

Ve uygar bir insan, sorumlu bir yurttaş ve bilinçli bir çevrecinin ayırıcı kıstası, sözünü ettiğimiz bu değerlerin doğrultusunda düşünce üretmesi ve eyleme geçmesidir…

Yani, doğayı soyanlarla mücadele, uygar bir insan için “eşyanın tabiyatı”dır.

İnsanlığının mimarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar