FARUK HAKSAL
BUYURUN SEÇİN!..
Diyelim ki, bir vapurun içinde herhangi bir yolcusunuz.
Kaptan nereye dümen kırarsa, o yöne gitmek durumundasınız
Hayır, böyle değil!..
Çünkü, gitmeyi istediğiniz yer ya da yöne gidecek vapuru siz seçiyor ve o vapurla ilgili bileti siz alıyorsunuz. Demek ki, kaptan değil, [tam tersine]
Siz karar veriyorsunuz gideceğiniz yere
Evinizde de öyle
Akşam için ne yemek pişeceği konusundaki aile içi mutabakatta sizin de düşünceniz ya da tercihiniz dikkate alınıyor mu?.. Alınmıyor mu?..
Sorun bu kadar basit.
Peki
Ya oturduğunuz apartmanın veya sitenin, yahut mahallenin yönetimine bir katkınız var mı?..
Alınan toplu kararların içinde sizin düşüncenizin de, küçük ya da büyük, bir payı var mı? Bir başka deyişle, ocağın üstünde kaynamakta olan çorba tenceresine sizin de koyduğunuz bir parça tuz var mı?..
Yoksa siz, bindiğiniz geminin, oturduğunuz evin, apartmanın, sitenin veya mahallenin sizi dilediği gibi yönetmesine ve istediği biçimde gütmesine peşinen izin ya da onay mı verdiniz?..
Siz kendi kaderinize egemen olma bilincinin neresindesiniz?..
Hayata, geleceğe ve bugününüze biçim verme yeteneğinin hangi basamağındasınız?..
Bu soruları daha da uzatmak mümkün
Sizleri, [böylece] daha sıkı fıkı bir kişisel hesaplaşmaya doğru itelemek ve yurttaşlık sorumluluklarınızla yüz yüze getirip, o noktada düşüncelere dalmanıza katkı sağlamak da mümkün
Ama bu yazının asıl amacı, ne bindiğiniz geminin varacağı limanın seçimi ve ne de oturduğunuz apartman, site ya da mahallenin yönetimi ile ilgili duruşunuzu gündeme getirmek
Okumayı sürdürdüğünüz yazının temel amacı, kendi kendinizi yönetme ehliyetinizi ne ölçüde portföyünüzde bulundurduğunuzla ilgili bir iç soruşturma
Çünkü, bu soruşturmanın sonunda, sizin siyaset karşısındaki duruşunuz ortaya çıkacaktır
Çünkü siyaset, oturduğumuz apartmanların, sitelerin ve mahallelerin tümünün katıldığı bir büyük genel kurulda
yani kamuoyunda kendi kendimizi yönetme yeteneğimizi ortaya koymamız, düşüncelerimizi ifade etmemiz ve toplumsal anlamda varolmamız demektir
Bir insanın siyasi kimliği, onun uygarlık katsayısı ile doğru orantılıdır
Tabii, bu noktada sözünü ettiğimiz siyaset kavramı, bir siyasi partiyi takım tutar gibi destekleyip, en büyük bizim parti edebiyatından çok daha başka bir şeydir
Sözünü ettiğimiz anlamda siyaset, ülke yararına olduğunu düşündüğümüz ilke ve esasların savunulması ve bu yöndeki bilinçin öteki insanlara ulaştırılması mekanizmasının içinde yer almak demektir
Siyaset, küçüklü büyüklü koltukları paylaşma
Büyüklü küçüklü çıkarları bölüşme şebekesi ya da şirketinin adı değildir
Siyaset, kendi kaderine egemen olma idealinin makro düzeydeki idealizminin toplumsal görüntüsüdür
Siyaset, düşünce oluşturma ve bu düşünceleri en yaygın bir biçimde kitlelere ulaştırarak, toplumsal mutabakat zemininde gerçekleştirilecek örgütlenme faaliyetlerinin tümünü kapsayan ciddi bir kavramdır.
Çağdaş ve uygar bir insan, içinde yaşadığı toplumun kolektif bilincine sırtını dönerek, kendi kaderine egemen olma yeteneğini ret ederek, pervasız bir umursamazlıkla güdülmeye razı olamaz!..
Çünkü bu yöndeki bir rıza, yurttaş olma niteliğini kendiliğinden sıfırlayan, yaşadığımız çağın değerlerine karşıt, açık bir kişisel zafiyet görüntüsüdür.
Eğer olup/bitenleri beğenmiyorsak
Beğendiğimiz ideallerin adamı olmak zorundayız
Eğer olup/bitenleri beğeniyorsak
Yaşamakta olduğumuz rezaletlerin hesabını verme sorumluluğu ile karşı karşıyayız
Buyurun seçin!..