Bugün 6 Mayıs Pazar

 

Kadını, erkeği, kızı, kızanı, bebeğinden çocuklara kadar çay kenarındaydı insanlar. Hıdrellez için yüründü, dilekler tutuldu. Kimisi ev istedi, kimi araba. Kimi sevdiğine kavuşmak, kimi sevdalara tutunmak istedi.       

Dilekler yazıldı, çizildi...

 

Gece yarısı ya da sabaha karşı HIZIR ile İLYAS gelecek ve herkesin dileklerini görecek ve...

 

Maneviyat bu ya ve bir rivayete göre ve en son 6 Mayıs 1972’de, Hızır ile İlyas indi yeryüzüne ve üç genci gördü cellatların elinde. Bırakıp insanlığın tüm dileklerini, üç genci çekti darağacından ve götürdü güneşe.

 

O günden beridir küsler ve inmediler yeryüzüne.

 

Belki de hiç inmeyecekler...

 

Bu gün pazar

 

bugün

 

NAZIM’ı ilk kez

 

Güneşe çıkardılar.

 

Ve ikibinin yedisi

 

altı mayıs pazar

 

güneşte ağustosun yangın sıcağı

 

Ve 35 yıl önceki kızgınlık

 

Deniz leri astılar.

 

Gözlüklerimizi mavi camdan yapsakta

 

Yine her yanı kaplamış hüzün

 

darağacı renginde bakıyor çiçekler,

 

bu ilk yazda açıp

 

bir anda 35 yıl yaşlandılar.

 

İçimde yanan bir öfke

 

Kırılası ellerinizi yaksın güneş diyor

 

gözleriniz karanlık baksın

 

bin yıl dinmesin susuzluğunuz

 

bin yıl açlığınız eksilmesin

 

siz ki öç almak uğruna

 

siz ki kana susayan yarasalar

 

bezirganlar, barbarlar

 

nasıl kıydınız

 

Üç fidanın canına

 

bin yıl gözyaşlarınız kurumasın

 

Onlar ki

 

hiçbir şahsi çıkar gözetmeden

 

halkının bağımsızlığı ve mutluluğu için

 

emperyalizmle savaştılar

 

hemde topsuz

 

hemde tüfeksiz

 

yüreklerini ortaya koydular.

 

 

Bugün pazar, bir dost (gazetemizin patronu/patron deyince kızıyor bilesiniz) mesaj gönderdi. “Deniz ve arkadaşlarının katli unutulmamalı diye”. Mümkün mü unutmak. Unutmadık-unutmayacağız. Eşitlik, özgürlük, adalet isteyen fidanları, emperyalizme, gericiliğe ve sömürüye karşı duran fidanları unutmak mümkün mü?

 

Ne denizleri unutacağız

 

ne de onları darağacına gönderenleri.

 

Her 6 Mayıs hüzünlenirim. Her 6 Mayıs öfkem kınını parçalar yüreğimi sıkıştırır. Nasıl da aynı anda iki ateş düştü pazarımıza. Dinlence günü derken, hüzünle yandık. Neredesin ey insanlık...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar