ABDULLAH ZİYA KABAK

ABDULLAH ZİYA KABAK

BİZİM KAHVEHANE

 

 

Hoca, erken kalkıp sinekkaydı tıraş oldu. Belli ki birilerine görücü olarak çıkacak. Ayaküstü aperatif kahvaltı yapıp evden ayrıldı. Hızlı adımlarla kahvehaneye ulaştı. Onu şef Osman karşıladı: 

-"Hocam günaydın. Uzun zamandır görünmüyorsun, hayırdır bir sorun mu var? 

-"Alakana teşekkür ederim Osman Bey. Kıymetimi ölçmek için biraz ortadan kayboldum. 

Anladım ki senin tarafından seviliyormuşum meğer. 

-"Elbette seni seviyoruz hocam. Sevilmemiş olsaydın, selamlar sıradan olurdu. Ama kapıda karşılıyoruz seni. 

-"Doğru söylüyorsun Osman Bey. Benimkisi biraz işgüzarlık. İnsan yaşlandıkça, nazı geçtiklerinden alaka ve sevgi bekliyor. Beni, benim yaşa geldiğinde anlarsın ancak” dedi. 

Osman, hocanın sözlerinden anlamasa da anlar gibi görünüp yanından ayrıldı. Birkaç dakika sonra tavşankanı bir çay ile masaya döndü. 

-"Buyurun hocam. Benim çayı özlemiş olmalısın? 

-"Elbette özledim Osman Bey. Çay, işin bahanesi. Ben sizleri özledim. 

Osman, hoca ile ayaküstü konuşurken, kapıda telgrafçı bitti. Onun peşinden de bıyıksız geldi. Üç arkadaş, birbirleri ile hasret gidermeye başladılar. Konu döndü dolaştı Büyük Menderes Nehri’ne geldi. Hoca, konuya balıklama atladı: 

-"Arkadaşlar, Söke’nin Büyük Menderes Havzası’nda olması, hem avantaj, hem de dezavantajdır. Niçin avantaj? Geçtiği yerlere suyu ile hayat veriyor olmasıdır. Bafa Gölü’nün ayakta kalması, Menderes Nehri’nin suyu ile beslenmesidir. Eğer Menderes Nehri olmasa, Bafa Gölü, asırlar önce kururdu. Menderes Nehri, gölün yanından geçmesi, onun can simidi olmuştur. Dezavantaj olması ise, özelliğini kaybetmeye başlamasıdır. Menderes Nehri, başlangıcından buraya gelinceye kadar tüm yerleşim bölgelerinin atıklarını sürükleyerek Söke havzasına getirmesidir. Dolaysıyla Söke havzası, kirlenmektedir. Ne çare ki devlet ve çevreciyim diyen örgütler, Menderes Nehri’ne atıklarını atan yerleşim beldelerine gereken cezayı uygulamıyorlar. Menderese pislik atıldığı müddetçe, eski güncelliğini yetirecektir” dedi. 

Hocanın sözünü sık sık kesmek isteyen telgrafçı, nehir üzerine katkıda bulundu: 

-"Ben diyorum ki, Menderes Nehri’ne sınır olan arazi sahipleri tarafından, yazlık gazinolar, mesir yerleri, dinlenme ve eğlenme yerleri yapılmalıdır. Bu hamle, beldeye yeni bir turizm akımına öncülük olacaktır, hem de arazi sahiplerine gelir kaynağı olacaktır. çünkü Söke, merkez olarak, suni de olsa turizmini kendisi yaratmak zorundadır. Yıllarca söyledik burada tekrarlıyorum. Söke'nin kendisine ait koca cami ve Kemalpaşa mahallesindeki birkaç tane viran Rum evlerinden başka turisti çekecek bir başka yapıt yoktur maalesef. Kemalpaşa'daki atıl durumdaki Rum evlerini restore edilerek, eğlence merkezi haline getirilebilir dedi. Bıyıksız, konuşmaları sükunet içersinde dinledikten sonra: 

-"Ben her akşam yemekten sonra parka gidip oturuyorum. Etraf sakin ve çok güzel. Hele o, çiçekler, onların ahenkleri bir başka güzellik. Belediye bu güzellikleri fotoğraf altına alması lazımdır. Varsa eğer, belediye internet sitesine koyulmalıdır. Meraklılar, bu fotoğraflardan yararlanacaktır” dedi. 

Hoca, konuyu topladıktan sonra haftaya buluşmak üzere oturumu kapattı. 

Önceki ve Sonraki Yazılar