BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE İKLİM BİR BİRİNİN AYRILMAZ BİRER PARÇASI
TEMA Vakfı Aydın İl Temsilciliği, biyolojik çeşitliliğe ve biyolojik çeşitlilik kaybının nedenlerine dikkat çekti.
TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir'inn yazılı açıklaması şöyle:
TEMA Vakfı Aydın İl Temsilciliği, Efeler Çeştepe Mahalle Sorumluluğu, Aydın Nazilli İlçe Sorumluluğu 14 - 20 Kasım tarihleri arasında kutlanan Erozyonla Mücadele Haftası kapsamında, Aydın Efeler’de Stant ve Aydın Efeler İsmet Sezgin Parkı, Batı Gazi Bulvarı, Kemer Ayko Yaya Yürüyüş Yolu Prof. Dr. Aziz Sancar Bilim Parkı’na Toprak Yürüyüşü, Aydın Nazilli’de Stant etkinlikleriyle, “ Biyolojik Çeşitlilik İklimimiz, Şifamız, Gıdamız ve Mirasımızdır” diyerek biyolojik çeşitliliğe ve biyolojik çeşitlilik kaybının nedenlerine dikkat çekti. Nazilli Stant etkinliğimizi Nazilli Kaymakamı Sayın Sedat Sırrı ARISOY, Nazilli İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın İsmail ŞİMŞEK, Nazilli Lisesi Müdürü Sayın Hakan AKARI, Bozdoğan İlçe Tarım Müdürü, öğretmen, öğrenci ve Nazilli halkı ziyaret etti. Emekleri ve katılımlarıyla beraber olduğumuz misafirlerimize, gönüllülerimize, malzeme desteği veren Nazilli Belediyesi Başkanı ve çalışanlarına teşekkür ederim.
“Erozyonla mücadele biyolojik çeşitliliğin de korunması demektir”
Toprak; karasal biyolojik çeşitliliğin ev sahibi, tüm canlıların yaşam kaynağı, iklimi düzenleyen bir doğal varlıktır. Böcekler, mantarlar, kuşlar, sürüngenler, memeliler gibi karadaki tüm tüketici canlı gruplarının yaşamı bitkilere bağlıdır. Bitkiler kökleriyle tutunabileceği toprağa, topraktaki suya, besin elementlerine ve toprak canlılarına bağlıdır. Başta azot olmak üzere topraktaki çok sayıda besin elementini bitkiler için kullanılır hale getiren topraktaki canlılardır. Bitkilerin hastalıklara karşı dirençli, sağlıklı olmasını sağlayan da toprağın erozyona karşı direncini artıran da toprak canlılarıdır. İçinde canlıların bulunmadığı toprak üretken değil, ölüdür. Sağlıklı bir kaşık toprakta dünyadaki insan sayısından fazla canlı bulunur. Toprak canlılarının en yoğun olduğu yer, organik maddenin en yüksek olduğu üst topraktır. Erozyon, üst toprağı alıp götürüyor. Erozyonla mücadele sadece toprak üretkenliğinin ve sağlığının korunması değil, üzerinde yaşattığı bitkilerin ve diğer canlıların yani biyolojik çeşitliliğin de korunması anlamına geliyor.
“Toprak kaybetmek hayat kaybetmektir.”
Her yıl ülkemizde erozyonla 648 milyon ton üst tabaka toprağımızı kaybediyoruz. Erozyonla toprak kaybımız dünya ortalamasının dört katı. Gıdamızı ürettiğimiz tarım topraklarımızın %39’unda, meraların %54’ünde erozyon görülüyor. Gıda üretimi ve güvenliğinin giderek önem kazandığı dünyamızda topraklarımızın sağlığının, üretkenliğinin korunması üretimde kalmasının sağlanması gerekiyor. Çiftçilerimizin erozyona karşı alabilecekleri önlemler hakkında bilgilendirilmeleri, bozuluma uğramış tarım toprakları ve meralarda restorasyon ve erozyon kontrol çalışmaları yapmaya teşvik edilmeleri, gerekiyor.
“Biyolojik çeşitliliğin öneminin farkına varalım”
Biyolojik çeşitlilik, dünyadaki yaşam çeşitliliğidir. İklimimiz, şifamız, gıdamız ve mirasımızdır. Çeşitlilik ne kadar fazlaysa ekosistemler de o kadar güçlü ve değişen çevre koşullarına karşı dirençli olur. Bu sebeple, doğanın üretkenliği ile doğanın sağladığı yaşamsal hizmetler ve buna bağlı olarak da insan refahı artar. Tek bir canlıyı yitirdiğimizde ekosistem işlevini ve üretimini yitirmeye başlar. Bir ekosistemde çeşitlilik ne kadar fazla ise ekosistem o kadar güçlüdür. Biyolojik çeşitlilik doğal afetlere karşı bizi korur. Sulak alanlar ve kıyı ekosistemleri fırtınalar, seller, ve tayfunlardan oluşan kayıp ve zararları azaltmak için bariyer görevi görürler. İnsan kaynaklı sebeplerden dolayı biyolojik çeşitlilik hızla azalıyor. Dünyada 1 milyon tür yok olma tehlikesi altında, Doğa sıklıkla kullandığımız ilaçlarımızın, suyumuzun, gıdamızın, kısacası sağlığımızın kaynağıdır. Ormanlar 29 bin bitkinin ev sahibi. Antibiyotikler, ağrı kesiciler, kanser ilaçları, kalp, tansiyon, sonlum, sıtma, şeker hastalıklarının şifası biyolojik çeşitlilikte.
“Biyolojik çeşitlilik ve iklim bir birinin ayrılmaz birer parçası.”
bu gün gezegenimizin en önemli iki sorunu biyolojik çeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği, kaynağı ve çözümleri iç içe. Birindeki en ufak değişikliğin etkisi diğeri için çok büyük olabiliyor. İklim değişikliği nedeniyle kimi canlılar yeni yaşam alanlarına şimdiden göç etmeye başladı. Göç edemeyen ve iklim değişikliğine uyum sağlayamayan canlılar yok olmayla yüz yüze. Balıkların %25 ine ev sahipliği yapan deniz mercanlarının yarısını iklim değişikliği; okyanuslardaki ısınma ve asitleşme nedeniyle kaybettik. Dünyadaki bitki varlığının %50 si insanlar tarafından yok edilmiş durumda. Deniz ve Kara ekmosistemlerindeki fotosentez yapan canlılar insan kaynaklı karbon salınımının %60 ını geri alıyor. Başka bir deyişle iklimi düzenliyor. Ancak iklim değişikliği bu canlıların varlığını tehdit ediyor. Sıcaklığın 2 derece artması ile böceklerin %18’i, bitkilerin %16’sı,omurgalıların %8’’inin yaşam alanlarını kaybedeceği tahmin ediliyor.
Oysa başta arılar olmak üzere doğada tozlaşma sağlayan canlıların ekosistemden çıkması bizler için felaket olur. Çünkü gıdalarımızın %35’i bu canlılara bağlıdır. İklimin ve biyolojik çeşitliliğin birbirini ne kadar etkilediğini anlayalım, canlıların yaşam alanlarını koruyalım, korunan alanları ve orman varlıklarımızı arttıralım, iklimi ve biyolojik çeşitliliği korumanın, yaşamdaki çeşitliliği korumaktan geçtiğini unutmayalım. Biyolojik çeşitliliğe sahip çıkalım. Biyolojik çeşitlilik hep var olsun ki şifamız daim olsun. Unutmayalım ki her şeyin başı sağlık, her şeyin başı biyolojik çeşitlilik.
Toprağımızın ve biyolojik çeşitliliğin öneminin farkına varalım, doğayla uyumlu yaşayalım. İklimimizden, gıdamızdan, sağlığımızdan ve mirasımızdan olmayalım”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.