E. TURGUT TEKİN
Bilim ve barış adamını kaybettik
Prof. Erdal nönü, Türk Dünyası'nın ender yetiştirdiği büyük bir bilim adamı, olgun bir siyasetçisi idi. Onu, tanıdığım ilk günden bu yana onda barışı, birlik ve beraberliği gördüm. 12 Eylül'den sonra Türk Demokrasi Hayatı'na kazandırdıkları önemli boyutlarda olmuştur. Başka politikacıların rakiplerini dışta bırakıp, kendilerine alternatif bırakmadığı bir ortamda O, rakiplerini kurtarmaya çalışmış, onların tekrar aktif siyasete dönmesinde önemli bir rol oynamış ve mücadele vermiştir. Sayın Demirel'in kurduğu son koalisyon hükümetinde, Başbakan yardımcısı olarak görev almış, sağ ve sol tabanın arzuladığı bir barış hükümeti kurulmasına önemli bir ölçüde destek olmuştur. Zaten Türkiye o dönemde yurtta ve dünyada önemli boyutlara varan aşamalar katetmiştir. Rahmetli Özal'ın Cumhurbaşkanı, sayın Demirel'in Başbakan ve rahmetli 2.nönü'nün Başbakan Yardımcısı olduğu bu dönem Türk Devleti'nin doruklarını en güçlü isimlerle temsil ettiği bir dönem olarak Türk siyasi tarihinde yerini alacaktır. Bu dönemin bir başka boyutu da şudur; Bu hükümete kadar var olan tabanlardaki kırıcı çalkantı ve çatışmalar, bundan sonra yerini hoşgörüye ve barışa bırakmıştır. Eskiden yaşanan kahve ayrımları, kardeş tartışmaları sona ermiş, yerine hoşgörü, uzlaşma gelmiştir. Türk politika hayatında taban çatışmaları sona ermiş, halk tepkisini, öfkesini, hırsını sokaklarda değil, seçim sandıklarına attığı oy pusulalarında göstermiştir.Bu olgunun başlangıcında rahmetli nönü'nün katkıları asla unutulmayacak boyutlarda ve değerdedir. nönü, politikanın kucağında doğmuş ve büyümüştür. Başta Atatürk ve babası nönü olmak üzere eğitimi için her türlü olanak ve katkı sağlanmış, fizik dalında kariyer sahibi bir bilim adamı yetiştirilmiştir. Cumhuriyet Türkiyesi'nin böyle uzmanlara ihtiyacı vardı. O da ülkesinde bu dalda birçok öğrencinin ve bilim adamının yetişmesine katkı vermiştir. Özellikle fizik dalında birçok bilim adamı ve fizik mühendisi yetişmiş, ama ne yazık ki ülkelerinde yeterince ilgi ve desteği bulamadıkları için bu uzmanlar yurt dışına gitmek zorunda kalmıştır. Bugün bile, ülkemizde yetişen beyin gücü, bu dalda yeterli ortam bulamadıkları için yine yurt dışına gitmek zorunda kalıyorlar. Oysa bizim bu uzmanlara çalışma ve araştırma yapacakları ortamları hazırlamamız gerekir. Bu ortamlar hazırlanmadıkça, bilim adamlarımıza yeterli olanaklar verilmedikçe bizler teknoloji üretmekten hep yoksun kalırız. Araştırma yapmayan, yüksek teknoloji üretmeyen ülkeler, bunları yapan ve üreten ülkelere her dalda bağımlı kalmaya, hatta sömürülmeye mahkumdurlar.Bizde çok güçlü holdingler, şirketler vardır. Aslında bunların birer fon oluşturmaları ve bu fonlarla bilim adamı ve yüksek teknoloji üretmeleri gerekirken, ne yazık ki onlar, market üstüne market açarak üretmekten çok, tüketmeyi tercih ediyorlar. Ondan sonra da ülkede teknoloji yokluğundan, yetersizliğinden yakınıp duruyorlar. Bugün bizden çok daha küçük olan srail'den, Japonya'dan biz teknoloji ürünleri satın alıyoruz. Bir örnekle belirtmek gerekirse; Türkiye tarım ülkesi diyoruz, bunca ziraat fakültesi var diyoruz ama, üretmekte olduğumuz birçok tarım ürününün tohumlarını srail'den alıyoruz... Bir bu olsa, öp te başına koy!.. Ya sanayi dalında, aldığımız teknoloji ve dışa bağımlılık böyle bir makaleye sığar mı? Türkçe'de çok güzel denenmiş deyimler, atasözleri vardır. Bunlardan birinde der ki; "Taşıma suyla değirmen dönmez" güzel ve anlamlı değil mi?
Ankara'da yeni Başbakanlık binasına gidenler bilirler Başbakan yardımcısı odasını. Rahmetli nönü'yü bir öğrencisiyle orada yani makamında tanıdım. Çok mütevazi, güler yüzlü, dost bir insandı. Söz politikadan açıldı, kısa kesti. Bilim ve Teknolojiden açılınca uzun uzun anlattı. Sonunu şu cümle ile bağladı; "-Politika, söz sanatıdır. Bilim ve teknoloji ise üretme sanatıdır. Eğer üretemiyorsanız, elinizde tutacak birşeyiniz yoksa, lafla peynir gemisi yürümez!" Rahmetli bu cümleleri o kadar güzel ve nükteli söyledi ki, öğrencisi olan fizik mühendisi arkadaş bana dönerek; "-şte hocam bu. onu Başbakan Yardımcılığı koltuğu bile kürsüsünden indiremedi. Bakın iki saatlik sohbette bile hala o kürsüden öğrencilerine ders veriyor ve bizlere bilim adamı ve yüksek teknoloji üretmeden söz ediyor." Bugün bakıyorum da, nönü'ye hak veriyorum. En güçlü politika da, silah ta, ekonomi de "Bilim ve Teknoloji" değil mi? Ne yazık ki, o da bizde yok. Rahat uyu hocam, ruhun şadolsun...