DURMUŞ TUNA
''BATMADIK AYAKTAYIZ''
21 Haziran 2009 Pazar günü "TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetimi Söke'yi cezalandırmıyor mu?" başlıklı bir makale yazdım. Bu köşe yazım; 22 Haziran Pazartesi günü hem Gerçek Gazetesi'nin web sayfasındaki köşemde hem de Tempo Radyo, Radyo Maraton, Radyo 09, As Radyo kanallarında son olarak da 23 Haziran Salı günlü Gerçek Gazetesi'nde yayınlandı. Yazımın nerelerde yayınladığını uzun uzun anlatmamın bir nedeni var! Aynı gün, TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetimi'nin de açıklamasının Haber Türk Gazetesi'nin Egeli ekinde yayınlandığını öğrendim.
S.S. 131 No.lu Söke Pamuk Tarım Satış Kooperatifi'nde işlerin iyi gitmediğini belirtiğim bu yazımda sıkıntıları dile getirmiştim. Kadrolu personelin birikmiş 5 aylık, sezonluk personelin 6 aylık maaşlarının ödenemediğini, iş akidleri askıya alındığı halde sezonluk personelin ne maaşlarının ne de çıkış pirimlerinin, kesin çıkış yapılanların kıdem tazminatlarının, esnafa olan borçların ödenemediğini dile getirmiştim.
Gerekçe olarak da; S.S. 131 No.lu Söke Pamuk Tarım Satış Kooperatifi Yönetimi'nin uzun bir süredir TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetimiyle çatışma içerisinde olduğunu belirtmiştim. Ekrem Sert başkanlığındaki Söke Pamuk Kooperatifi Yönetimi ve Beliğ Azbazdar önderliğindeki 33 delege TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetimiyle kavgalıydı. Bu nedenle de, Birlik Yönetimi'nin Söke'yi cezalandırdığını belirtmiştim. Tespitlerimin asılsız olduğunu iddia edenlerin beni yalanlamasını istemiştim. Birlik Başkanı Basri Özçoban'ın veya Birlik Başkanvekili Cavit Ancın'ın medyanın önüne çıkıp, Söke'nin cezalandırılmadığını açıklamalarını istemiştim. Yazımın bitiş bölümünü de, "ya Birlik Yönetimi Söke Kooperatifi'ni gözden çıkardı ve yok etmeye çalışıyor ya da Birlik batmıştır, iflas etmiştir." şeklinde bağlamıştım.
Radyo yorumumu dinleyen çiftçi kökenli bir dostum, TARİŞ Pamuk ve Yağlı Tohumlar Birliği Yönetimi'nin basına yaptığı açıklamadan beni haberdar etti.
"Batmadık, ayaktayız" başlığıyla verilen haberde, Söke Pamuk Kooperatifi'nin hedef alındığını gördüm. Basri Özçoban yaptığı açıklamada, ödeme güçlüğü çektiklerini ancak buna rağmen batmadıklarını ve yollarına aynen devam ettiklerini belirtmiş. Söke Kooperatifi yönetici ve delegelerini, Birliğin Söke Kooperatifi'ne 6 milyon lira borcu var açıklamalarıyla 'Birlik batıyormuş' görüntüsü vermekle suçlamış. Söke Kooperatif Yönetimi'nin, "Randevu istedik, alamadık" şeklindeki iddialarının da gerçeği yansıtmadığı belirtilmiş. Ödemeyi geciktirdiklerini ancak kasıt olmadığını söyleyen Basri Özçoban, aile içinde kavga olabileceğini ve kol kırılır yen içinde kalır anlayışıyla hareket edilmesi gerektiğini belirtmiş. Söke Kooperatif Yönetimi'ne ve 33 kişilik delegeye meydan okumuş. Ekrem Sert ve Beliğ Azbazdar başta olmak üzere kendilerini en ağır şekilde eleştirenlere, "Bu arkadaşlar ayrılalım, kendi kendimizi idare edelim diyorlar. Hukuksal gereklerini yerine getirsinler, buyursunlar ayrılsınlar" diyerek kapıyı göstermiş.
Basri Özçoban'ın açıklamalarını tatmin edici bulduğumu söyleyemem. Kapıyı göstermesi ise; hiç hoş bir ifade şekli değil. Bana kalırsa hesap vermekten kaçıyorlar. Hesap soranlara göz dağı veriyorlar.
Basri Özçoban yönetiminin cevaplandırmasını istediğim bazı sorularım olacak.
1- Batmadıklarını ve ayakta olduklarını söyleyen Basri Özçoban ve arkadaşları; 2000 yılında özerkleşen, 2002 yılında da borçları silinen, depolarında pamuk bulunan TARİŞ'in şuanda toplam borcunun kaç lira olduğunu neden açıklaya mıyorlar?
2- Birlik batmadıysa üreticinin mazot, gübre, ilaç ve kredi sorunları neden çözüme kavuşturula mıyor?
3- Birliğin bankalardan kredi talebinde bulunması ve 4 aydır sonuç alınamaması Birliğin finans kuruluşları nezdinde itibarının kalmadığının göstergesi değil midir?
4- Kooperatif yönetimlerine aylardır, İslam Kalkınma Bankası'ndan kullanılacak kredinin onaylandığı açıklamasını yapılıyor. Fakat bu söylem bir türlü hayat bulmuyor. Bu bile Birliğe karşı güvensizlik ortamının oluştuğunun göstergesi değil midir?
5- Kullanılacak krediye karşı gösterilecek teminatta sorun yaşadığınızı belirtiyorsunuz. Aydın Tekstil'in bankalara ipotek edilemediğinin ortaya çıktığını ve bu sorunu aşacağınızı belirtiyorsunuz. Birliğin Aydın Tekstil'den başka ipotek gösterilecek mal varlığı kalmadı mı?
6- Mal varlıklarını bankalara ipotek göstererek kullanılan kredilerle yaşamınızı idame ettirmeniz, "Batmadık, ayaktayız" şeklindeki açıklamalarnızla çelişki yaratmıyor mu?
7- Birliğin mal varlığının 1 milyar liranın üzerinde olduğunu belirtmişsiniz. 2000 yılında yapılan özerkleşmeden sonra Birliğin mal varlığındaki artış veya azalma kaç lira olmuştur?
8- Ödeme güçlüğünü çözmek için, Kuşadası'ndaki arazinin ve Aydın Tekstil'in satışa çıkarılmış olmasına rağmen, "Batmadık, ayaktayız" şeklindeki ifadeleriniz ne kadar inandırıcı olabilir?
Söke Kooperatifi'ne olan ödemenin geciktiğini ancak, kasıt olmadığını söyleyen Basri Özçoban'ın, Birlik dahil Söke dışındaki diğer kooperatiflerin hiç birinin personeline 6 maaş tutarı borcunun olmamasını nasıl değerlendirdiğini doğrusu çok merak ediyorum.
Söke Kooperatifi'nin 6 bin lira borcundan dolayı elektrikleri kesilme noktasına gelmiş. Söke Kooperatifi'ne 6 milyon lira borcu olan Basri Özçoban başkanlığındaki Birlik Yönetimi kılını bile kıpırdatmamış. Kasıt aramayacaksınız da ne arayacaksınız?
Dünkü yazımda, "kafamda acaba mı?" sorusu vardı. Şimdi bu soruya kafamda yer yok. Artık iddia ediyorum!
Birlik Yönetimi Söke Kooperatifi'ni gözden çıkardı ve yok etmeye çalışıyor. Basri Özçoban Söke Kooperatif yönetimi'ni kapıyı göstererek beni haklı çıkardı. "Hukuksal gereklerini yerine getirsinler, buyursunlar ayrılsınlar" ifadeleriyle de Söke Kooperatifi'nin içinde bulunduğu aczi dile getiriyor. Kooperatiflere kâr payı verilmezken, Birlik zararı her yıl kooperatiflere pay edildi. Ençok pamuğu Söke Kooperatifi aldığı için de plasmanı yüksek oldu. Yıllardır bu uygulamaya kimse ses çıkarmadı. İtiraz edilmediği gibi genel kurullarda da kabul edildi. Zamanında önlem almayan, siyaset ve koltuk düşünenlerin iş bilmezliği bugün bu aczi ortaya koydu. 2000 yılında özerkleşen TARİŞ'te bilgilendirme ve bilinçlendirme yapılsaydı ve alışkanlık haline getirilseydi durum daha farklı olurdu. Basri Özçoban ve arkadaşları bu kadar rahat olamazlardı. Ayrılmaya kalkıştığı anda Birliğe borcunu ödemek durumunda olan Söke Kooperatifi'ne canınız cehenneme denilemezdi.