Basın açıklamasına cevaptır
Aydın Gazeteciler Cemiyeti Söke Şube Başkanı Ali Esmer'in Söke Ekspres Gazetesi'nde 16/02/2012 tarihinde yayınlanan basın açıklamasına cevaptır.
Aydın Gazeteciler Cemiyeti Söke Şube Başkanı Ali Esmer'in Söke Ekspres Gazetesi'nde 16/02/2012 tarihinde yayınlanan basın açıklamasına cevaptır.
AGC Söke Şube Başkanı Ali Esmer yazılı açıklamasında, Gerçek Gazetesi imtiyaz sahibi ve AGC Söke Şubesi'nin ESKİ kurucu üyelerinden Durmuş Tuna'yı hedef alarak yaptığı açıklamada gerçekleri saptırmıştır.
Ali Esmer açıklamasında, "Yönetim kurulunun toplanmadığını söylemekte; ancak, üzülerek belirtmeliyim ki bunun nedenini en iyi bilen kişi kendisidir. Çünkü saygıdeğer eşi suçladığı dönemde başkan yardımcısı olarak cemiyetimizde görev almaktaydı." demektedir.
Doğrudur, Gülsüm Tuna 13/02/2012 Pazartesi gününe kadar cemiyette yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak görev almaktaydı. Belirttiğimiz tarihte görevinden ve cemiyetten istifa etmiştir. İstifa nedenlerinin başında yönetim kurulu toplantılarının bile yapılmaması gelmektedir. Kaldı ki, yönetim kurulu başkanı "toplanıyoruz" dediği zaman ve yönetim kurulu üyelerini toplantıya çağırdığı zaman mazeret belirtilmediği taktirde üyeler toplantıya katılmak zorundadır. Toplantıların yapılmaması konusunda, "...bunun nedenini en iyi bilen kişi kendisidir." diyerek sayın başkan sorumluluktan kaçamaz. İradesizsiniz ve bu yetkinizi kullanamıyorsanız bu da sizin yetersiz olduğunu gösterir. Sayın başkanın açıklamasından da anlaşılacağı gibi; aylardır yönetim kurulu toplantıları yapılmamaktadır. Bu da suçtur. Buradan suç duyurusunda bulunuyor ve ilgili ve yetkili mercilerin gereğini yapmasını istiyoruz.
Sayın başkan yine açıklamasında, "...Benim siyasetle iç içe olmamdan bahisle tarafsızlığımı yitirdiğimi söylemektedir. Herkesin siyasi bir görüşü olması kadar doğal bir şey yoktur. Önemli olan bunu görevime veya Cemiyete yansıtıp, yansıtmadığımdır. Bizim Cemiyet olarak asli görevimiz kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve sorumluluğumuz çerçevesinde üyelerimizin haklarını korumaktır. Bunu da en iyi bilecek kişi lerden birisi de Sn. Durmuş Tuna'dır." demektedir.
Sayın başkan hayal aleminde yaşıyor. Herhalde karşısındakileri hiç bir şey bilmiyor sanıyor. Bunun böyle olmadığını sadece biz değil, Söke kamuoyu özellikle de meslektaşlarımız çok iyi bilmektedir. Sayın başkan, lütfen açıklar mısınız? Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Söke İlçe yönetimiyle ne sorun yaşıyorsunuz? MHP Söke İlçe Teşkilatı size kapılarını neden kapattı? MHP Aydın İl Genel meclis Üyesi Mehmet Ali Oklay sizi hangi konuda uyardı ve tepki gösterdi? MHP Söke Belediye Meclis Üyesi Şule Tuntaş'ın AK Parti'ye transferinde rol almakla suçlandınız mı? Şule hanımın ofisine transferinden önce kaç kez gittiniz?
Bu yaşanılanları yönetim kurulu üyelerinizle neden paylaşmak yerine gizlediniz? Bu konuyla ilgili olarak MHP Söke İlçe Yönetiminin Cemiyetimize tavır almasına neden olmanız kabul edilir bir yaklaşım değildir. Bu yaşanılan bile, AGC Söke Şubesi Yönetim Kurulu görevinizden istifanızı gerektiren bir nedendir. Bu transferle uzaktan yakından bir ilginiz olmadı ise de öncelikle üyelerinizi sonra da çıkıp kamuoyunu bilgilendir meniz gerekmez miydi? Tarafsızlığınızı yitirip yitirmediğiniz konusunu kamuoyunun taktirine bırakıyoruz.
Sayın başkan açıklamasının devamında, "...Ayrıca Sn. Durmuş Tuna kamu, kurum ve kuruluşları ile kavga halinde olduğumu beyan etmektedir. Şunun açıklıkla bilinmesi gerekir ki, benim benim yaptığım görev gereği kamu kuruluşları ile kavga yapma imkanım yoktur. Sadece bir basın mensubu olarak görevini yerine getiremeyen ister kamu kuruluşu, isterse Sivil Toplum Örgütü (S.T.K) olsun eleştirmemiz kadar doğal bir şey olamaz. Bu eleşti rilere kavga olarak nitelendirmeyi kamu oyunun taktirine bırakıyorum." demektedir.
Sayın başkana sormak istiyoruz! Söke Ticaret Odası (STO) meclisi, yönetim kurulu, genç girişimciler ve kadın girişimciler kurulu üyelerinin ortaklaşa yaptıkları toplantıyı sabote girişiminde bulunmadınız mı? Cemiyet üyesi Levent Tuncer ve Aydın Gazeteciler Cemiyeti (AGC) üyesi Erol Özhavutçu başta olmak üzere bazı üyeleri toplantıya katılmamaları için telkinde bulunmadınız mı? Bu arkadaşlarınıza böyle bir şey söylemediğinizi belirtip, yalancılıkla suçladığınız için istifalar yaşanmadı mı? (Levent Tuncer"in istifası) Bu çabanız STO yöneticileri tarafından da tespit edildiği için kınanmadınız mı? Bu nedenle STO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Toyran size sırt çevirmedi mi? Sayın Süleyman Toyran'ın randevu taleplerinizi geri çevirdiğini Durmuş Tuna'ya kendiniz söylemediniz mi? Toplantıyı sabote etmeye çalıştığınız, Söke Kaymakamı Mehmet Demirezer'in de hazır bulunduğu yemekte konuşulmadı mı? Bu yemekte STO'nun yanısıra Söke Ticaret Borsası (STB) meclisi, yönetimi, genç gi rişimciler üyeleri de vardı. Bu yemekte (sizin gıyabınızda) Cemiyetimizin adının hoş olmayan bir konuyla anılması doğru mudur? Söke Kaymakamı Mehmet Demirezer, STB Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, STO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Toyran, Söke Ziraat Odası (SZO) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kocabaş başta olmak üzere kamu, kurum ve kuruluşları ile ilişkilerinizin hiç iç açıcı olmadığı ortadadır. Bu insanların temsilcisi olduğu kamu, kurum ve kuruluşları sizden şikayetçiler. Bu insanlarla ilgili olarak sahibi olduğunuz radyodan yaptığınız yayınlar ortadadır. Bu nedenle de hakkınızda devamlı şikayetler yapılmaktadır. Tüm bu olum suzluklara rağmen, "benim kamu, kurum ve kuruluşlarla sorunum yoktur" diyerek kamuoyunu kandıramazsınız.
En önemli konuya gelelim! Sayın başkan açıklamasında, "Ticaret Odası Başkanı ile Cemiyet üye mizden birisi arasındaki probleme Cemiyet olarak bizim katılmamız mümkün değildir. Hukiki bir süreç vardır." diyerek sorumluluktan bir kez daha kaçmaktadır.
Sayın başkan dürüst olalım! Bahsettiğimiz kişi sadece cemiyet üyesi değil, aynı zamanda da yönetim kurulu üyeniz Metin Üçülçüm'dür. STB Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, STO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Toyran, SZO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kocabaş ve Söke Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Candal'ı PKK terör örgütü ile eş değer de tutan bir gazete ile bağlantılı değil midir? Söke için çalışan, Söke'ye kendilerini ispat etmiş bu yöneticiler için kullanılan ifadeler için bu güne kadar bir şey yapmadığınız gibi hâlâ daha birlikte hareket etmektesiniz.
Bu değerli yöneticiler için kullanılan ifadeleri buradan Söke kamuoyuyla paylaşmak istiyorum.
"Öncelikle bir konuya açıklık getireyim.
Bu örgütlenme benim vatanımın aslanlarını kalleşçe şehit eden, sayısız ocağa ateş düşüren, dağlarda hayvan hayatı yaşayan mahluklar değil.!
Fakat en az onlar kadar sinsice plan yapıp, insanların ekmeği ile oynamaya çalışan sözüm ona kendilerini belirli bir kesimin lideri olarak gören kişeler...
Kim mi bunlar?
Bir araya gelip, toplu basın toplantısı düzenleyerek kendileri hakkında eleştirilerde bulunan meslektaşlarıma hakaretlerde bulunan sivil toplum örgütü liderlerinden başkası değil..."
STB Yönetim Kurulu Başkanı Bertan Balçık, STO Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Toyran, SZO Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Kocabaş ve Söke Organize Sanayi Bölgesi (OSB) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Candal için yazılan bu ifadeler için de buradan suç duyurusunda bulunuyoruz. İlgili ve yet kili birimlerin bu yazıyı tekrar gözden geçirmesini bekliyoruz. Bu yöneticiler hiç hak etmedikleri şekilde suçlanmışlardır ve mahkemeye başvurduklarında da güya kovuşturmaya gerek görülmediği belirtilmiştir. Metin Üçülçüm de hem köşe yazısında hem de olağan üstü toplanan yönetim kurulu toplantısında kovuşturmaya gerek görülmediği belirtilen mahkeme yazısını elinde sallamış ve daha sonra da üyelerin önüne atmıştır. Kovuşturmaya gerek görülmediği belirtilen mahkeme yazısı yukarıda kullanılan ifadeler içinse çok üzülürüz. Çünkü bu ifadeler kabul edilir değildir. Sayın Ali Esmer, bu yazıda kullanılan ifadeler hakkında neden bir şey yapmadınız? Üç gün önce size bu yazının hesabını sorduk ve 2011 yılının 8. ayında yazılan bu yazıyı daha önce görmediğinizi belirttiniz. Bu savunmanıza kargalar bile güler sayın başkan. Üç gün önce öğrendiniz ve gereğini yapacağınızı belirttiniz ama size tepki gösterip istifa eden 16 üyenize karşı bu kişilerle saf tutmuş haldesiniz.
Tüm bu yaşananlar sonrasında 16 istifa yaşanmıştır ve devamı da gelecektir. Tüm uyarılara rağmen istifa etmemekte direnen ve AGC Söke Şubesi'ni fesh olma aşamasına getiren sayın başkanı kamuoyuna havale ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.