E. TURGUT TEKİN
Banka kredilerine kefil sorunu
Bankalarımız, kendi politikalarına göre kredi uygulaması yapıyorlar. Bazıları kılı kırk yararak kredi verirken, bazıları daha kolay şartlarda kredi veriyorlar.
Kredilerde yaşanan en büyük sorun ise kefalet konusu.
Çağdaş bankacılık tekniklerini uygulayan bankalar, bu kefil sorununu ortadan kaldırmaya, müşterilerine daha seri ve hızlı hizmet vermeye çalışırken, bazı bankalar ise eski ve modası geçmiş klasik kredi sisteminde inat ediyorlar. Oysa kefalet konusu, hem bankaya ve hem de kefil olanlara zarar vermekten öteye gitmiyor. Asıl borçlu, Nasıl olsa kefillerim var diyerek, borcunu benimsemiyor. Banka ise kefile güvenerek, hiçte mali varlığı olmayan şahıslara kredi verip risk altına giriyor. Büyük kredilerde bu sorun yaşanmıyor. Onlarda kefalet yerine ipotek sistemi uygulanıyor. Gerçek varlıklar ipotek edildikten sonra, müşteriye kredisi veriliyor. Bu sistem daha geçerlidir. Yarın ödenmediği takdirde borçlunun mal varlığı satılarak, para tahsil edilebiliyor. Bizim üzerinde duracağımız konu bu değil. Küçük kredilerde, esnaf ve emeklide aranan kefil konusudur.
Diyelim ki ben orta derece bir esnafım. İşyerimi güçlendirmek veya mevcut sıkıntılarımı gidermek üzere 2500,00 YTLlik bir nakite ihtiyacım var. Bunu almak için herhangi bir bankaya gittim. İlk gittiğim A Bankası bana diyor ki; şu evrakları ve kefilleri getir, sana 2500,00 YTL. kredi vereyim. Evraklara bakıyorum. A bankasının istediği belgeler şunlar; Kimlik fotokopisi, vergi levhalarının fotokopileri, Oda Kayıt Belgesi, Sicil Kayıt Belgesi, odaya borcu olmadığına dair belge, esnaf kefalete borcu olmadığına dair belge, noterden imza örneği, ikamet belgesi, bu belgeler aynı zamanda kefiller içinde isteniyor. Şimdi durup düşünelim, benim borcum olmasa krediyi ne yapayım? Üç kişi için bu belgeleri bulmak ve almak bir hayli masraf. Yani alacağınız kredinin 500,00 YTLsi bu işlemler için gidiyor. Kefil bulmak bir yana, bu belgeleri toplamak ise bir dert. Bu banka size yarar mı? Parası onun olsun diyorsunuz ve bir başka bankaya gidiyorsunuz. En kolayı ise şöyle; D bankası ise sizden kimlik belgesi istiyor, ikamet istiyor, hesap özeti istiyor ve birde kefil istiyor. Bu banka daha kolay diyorsunuz. Ama kefil bulamıyorsunuz. Kimse kimseye kefil olmak istemiyor. Herkes korkuyor. Yarınımız ne olacak diyorlar? İşte sorun burada başlıyor. Kefil problemi hem bankaların kredi vermesini, hem vatandaşın işinin görülmesini aksatıyor. Bazı bankalar ise Cep kredisi gibi kefili ortadan kaldıran sistemler geliştirmişler. Müşterinin sicili temiz ise, ona kefilsiz kredi veriyorlar. Bugün sicilin temiz olması yarına garanti verir mi? Ben sanmıyorum. Öyle ise doğrusu ne?
Ben bankacı olsam şöyle uygularım: Bu örnek küçük esnaflar içindir. Müşterimden kimlik fotokopisi, vergi levhası, muhasebecisinden hesap özeti isterim. Kredi servisi yetkilisini işyerine gönderir. Bu müşterinin işyerinin durumuna ve içindeki mal varlığına bakarım. Onu rapor eder ve vereceğim krediyi öyle değerlendiririm. Hatta onunla bir anlaşma yaparım. Bizimle çalıştığın müddetçe biz seni destekleyeceğiz. Sende hasılatlarını bizim bankada toplayacaksın Bu tür işbirliği ile çalışan bankalar özellikle Türkiye gibi küçük esnafı ölmek üzere olan esnafa da bankalarda yardımcı olacaktır. Ben günlük hasılatımı o bankadaki hesaba aktaracağım, bankam ise sıkıştığımda beni destekleyecek. Çark böyle dönünce işler iyileşecek, hem banka ve hem de küçük esnaf sıkıntıdan kurtulmuş olacak. Bir örnek, diyelim ki benim bankaya ödemem gereken taksit 250,00 YTL olsun. Benim yatırdığım ise 750,00 YTL. Artan 500,00 YTL ise bankada kalır. Gerektiği zaman çeker kullanırım. Gerekmedikçe bankada durur. Yeni mal almam veya herhangi bir borç ödemem söz konusu olunca da bankam beni destekler.
Artık çağdaş bankacılık böyle olmalı. Rekabet, haksızlık, kefalet, icra, iflas sistemleri ortadan kaldırılmalı. Banka ile çalışan kişi, bankanın haberi ve oluru olmadan işyerini bırakmamalı, kapatmamalı, devretmemeli. Banka yöneticilerinin bu ve benzeri projeler üreterek, BANKA DESTEKLİ KREDİLER dönemini başlatması şarttır. Bizimkisi bir tekliftir. Üzerinde durulursa olgunlaşır ve uygulamaya genel müdürlükler tarafından konabilir. Haydi hayırlı olsun.