DURMUŞ TUNA
ATATÜRK TÜRKİYE'SİNDE NEREDEN BAKSANIZ AYMAZLIK
HUZUREVİ ÜCRETLERİNE ZAM, ŞİRKETLERE VERGİ AFFI, "BEN EKONOMİSTİM" VE CUMHURİYET YÖNETİMİNDE ŞERİAT ÖZLEMİYLE YANIP TUTUŞAN YÖNETİCİLER
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı devlete ait huzurevlerinin aylık ücreti çift kişilik odada bir kişi için 3 bin 100 liradan, 9 bin 300 liraya çıktı. Tek kişilik odalardaysa fiyat 3 bin 500 liradan 10 bin 600 liraya yükseldi.
11 Eyl 2024 tarihli haber bu şekilde.
%300 ile %561 arasında artış olacak iş değil.
AKP Hükümeti resmen 'huzur' kaçırmış.
Huzurevlerine gelen zamlar konusu dikkat çekici.
"Yapılan artışta bir miktar indirim yapılmış" deniliyor ancak böyle bir bilgiye ulaşamadım.
Çift kişilik odada kalan bir kişinin ödeyeceği katkı payı 9 Bin 300 TL.
3 Bin 550 TL'den 9 Bin 300 TL'ye %139 küsur zam.
Tek kişilik oda aynı huzur evinde 3 Bin 550 TL'den 10 bin 650 TL'ye çıkmış.
Huzur evinden huzurevine fiyat değişiklikleri varmış.
Türkiye'de enflasyon %51 ancak zamlara gelince enflasyon %300-400.
AKP Hükümeti yönetimindeki Devlet Kurumları istikrarlı biçimde enflasyonu düşürüyor (!) ancak zam yapılırken ortalıkta yoklar.
3 kişilik odalar 4 Bin 490 TL ve zamdan önce 2 Bin 260 TL imiş.
Özel değil; Devlete ait huzurevi ve kimsesizlere uygulanan fiyatlar
Huzurevlerinin de huzurunu kaçırmayı başardılar.
Emekli maaşı 12 Bin 500 TL.
Huzurevinde bile huzur yok.
Emekli aylıklarının 12 bin 500 TL olduğu ülkemizde, alınan katkı payı oranlarındaki yüksek artışlar vicdansızlık.
Bir odadan 10 Bin 650 TL katkı payı almak hoş değil.
Allah, kitap, din, iman, merhamet nerede?
Yaşlıların aldığı emekli maaşları huzurevi ücretlerini karşılasın yeterli düşüncesiyle hareket ediyorlar.
Oldu olacak, 12 Bin 500 TL yapın!
Yaşlının parayla ne işi olabilir ki?
Ekmeğini, suyunu veriyor ve barınmasını sağlıyorsunuz nasıl olsa!
Tek kişilik oda da neymiş?
Lüks!
Yaşlılarımızı bir odaya istifleyin, olsun bitsin!
AKP Hükümetinde, devlete ait huzurevlerinin pansiyona dönüştürüldüğünü görmüş olduk.
Kâr amaçlı devlet hizmeti.
Sunulan hizmet gelir getirici.
Huzurevi değil; yaşlılara yönelik pansiyon hizmeti.
Aynı zekâyı vergi ödemeyen şirketlerde göremiyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "bildiğiniz gibi deprem nedeniyle, yine EYT nedeniyle geçen sene ve bu sene bütçe açığımız oldukça yüksek seyrediyor" açıklaması yaptı.
Dünyanın en büyük 250 inşaat şirketi arasına giren ve 18.5 milyar dolar tutarında proje üstlenen 43 şirketten 20’si 2023'de, 15’i 2022'de, 23’ü de 2021'de hiç vergi ödememişler.
Küçük esnaf tek başına birçok şirketten fazla vergi veriyor.
Bordrolu çalışanlar için de durum farklı değil.
Vergi borçları silinen şirketlerin çoğundan fazla vergi ödüyor çalışanlar.
AKP Hükümeti, sildiği vergileri almalı ve emekliler ile kamuda çalışanlara yeterince zam yapabilmeli.
Huzurevlerindeki yaşlıların emekli maaşlarına göz dikmemeli.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'dan sonra oğlu Bilal Erdoğan'ın "ben ekonomistim" çıkışını huzurevi sakinleri acaba nasıl değerlendiriyorlar?
Haberleri izlerken, şirketlere uygulanan vergi afları ile huzurevi ücretlerine yapılan zamlar konusunda ne düşünüyorlar?
Hayatlarının son baharında bile, gelecek Türkiye'si ve gençlerin geleceği için ne kadar tasalanıyor olabililer?
Kendilerine yaşatılanlardan dolayı, umut kırıntıları var mıdır?
Her toplum layık olduğu yönetimleri göreve getirirmiş.
Öyle ya da böyle, istemesekte, layık olduğumuz yöneticilerimiz var ve bizi yönetiyorlar.
Toplum olarak; evinde, ailesinin yanında, kimsesiz olarak sokakta, huzurevinde, yaşamak zorundaki tüm yaşlılarımıza özür borcumuz olabilir mi?
Peki ya, "layık olduğumuz yönetici profili sizden ötürü" diyerek, yaşlılarımızı sorumlu tutabilir miyiz?
Bizler; gelecek nesiller için, layık oldukları yönetimler ve yöneticiler konusunda başarılı olabilecek miyiz?
Türkiye geleceği için, gelecek nesiller için, hayatımızın son baharı için göstereceğimiz tepkilerde sonuç alabilecek miyiz?
****
Türk toplumunun layık olduğu yönetim şekli konusu çok önemli.
Hayatımızın son baharını huzur içinde yaşamamız şahsi mesele.
Geleceğin Türkiye'sini inşa etmek ise; gelecek nesiller için görev ve sorumluluğumuz.
Türk toplumunun layık olduğu yönetim şekli, bugünkü yönetim şekli olmamalı.
Cumhuriyet yönetiminde, şeriat özlemiyle hareket eden yöneticiler tehlike arz ediyor.
Layık olduğumuz yönetici profillerini ilk seçimde mutlaka belirlemeliyiz.
Huzurevi ücretlerine yapılan fahiş zamlar, milyar dolarlık şirketlere uygulanan vergi afları, ekonomist Cumhurbaşkanı ve oğluna rağmen fakirleşen toplum, Cumhuriyet Türkiye'sinde şeriat özlemiyle yanıp tutuşan yöneticilerle nereden bakarsanız bakın aymazlık.
Bu aymazlığa son vermek, toplumsal tepkiyle ve sorumluluk bilinciyle mümkün.
10 Kasım 1938 saat 09.06 itibariyle yok edilmek istenen Atatürk Türkiye'sinde, iş bilmez yöneticiler kaderimiz olmamalıdır, olmayacak da...