FARUK HAKSAL
ATATÜRK NİÇİN SAMSUNA ÇIKTI?
En üst rütbeli generallerin telefon konuşmaları medyanın manşetlerinde kol geziyor.
Siyasi parti başkanlarının seks kasetleri internet sitelerinde yayınlanıyor.
Devletin Milli İstihbarat birimlerinin en üst kademeleri dinleniyor
Tık yok!..
Ana muhalefet partisi [biraz] yükseltiyor sesini: Eleştiri hazır:
- CHP usûle takmış kafasını, içeriğe değinen yok.
Nedir usûl?
Dinleme, izleme, kayıt alma, fişleme rezaleti
Peki, içerik nedir?
Milli istihbaratın Öcalanla yaptığı toplantının ayrıntıları
Şimdi bu noktada durup düşünmek gerek. Hangisi daha önemlidir?
Milli istihbaratçıların anti milli terörist başı ile yapmış oldukları görüşmelerin içeriği mi?
Yoksa, bir ülkenin milli istihbarat birimlerinin yapmış oldukları çalışmaların birileri tarafından dinlenerek kayda alınmış olması mı?
Siyasi parti başkanlarının seks kasetlerinin elde edilerek piyasaya servis edilmesi mi?
Yoksa, Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst rütbeli subaylarının sistemli bir biçimde dinleniyor olmaları mı?
Bir ülke insanının özel hayatının içine hoyratça dalınabiliyorsa, temel hak ve özgürlükler her fırsatta çiğnenip, ayaklar altına alınabiliyorsa ve bağımsız olması gereken yargı tümü beyaz bayrağını çekerek teslim olmuşsa o ülkede uygulanan rejimin adı demokrasi değildir.
Bir Devlet, gerektiğinde ve bunda bir yarar umuyorsa, terörün ele başısı ile görüşebilir. Bu olay bizce çok çok önemli bir gelişme değildir. Eğer bu görüşmede bir kamu yararı ve toplumsal fayda umuluyorsa, uygun bir zeminde, Devlet tarafından belirlenecek koşullarda ve fazla gürültüye meydan vermeden görüşme yapılabilir.
Bu konuda fazla kuralcı olmanın bir anlamı yoktur.
Esas olan ülkenin ve halkın yararıdır.
Ama bu görüşmeler sözünü ettiğimiz o birileri tarafından izleniyor ve gizlice kayda alınıp, medyaya servis edilebiliyorsa, işte bu noktada Devletin temelleri zangırdıyor demektir
Ve daha da önemlisi, ülkenin Hükümeti, yetkili kurumları sorunun temeline kök salan bu zangırdamayı görmezden gelerek, esas sorunun kenarından dolaşıyorlarsa, işte o zaman bu zangırdama ciddi bir çöküşe doğru yol alıyor demektir
Bu ülkenin ana muhalefet partisi bu zangırdamanın çöküşe doğru yol adlından söz ediyor ve toplumu uyarma görevini yerine getirdiğinde ülkenin ilerici safta yer alan basını bu tutumu eleştiriyorlarsa, siz söyleyin çöküşün derecesini, niteliğini ve gelip dayandığı yeri
Eğer bir Devletin içinde bir başka Devlet serbestçe yuvalanıp mevziler edinmişse o ülkede demokrasiden söz edilemez, halkın egemenliğinden bahsedilemez.
Bu başka Devlet açıkça bir yabancı Devlet olabilir; ya da yabancı devletlerin işbirlikçilerinden oluşan derin Devlet olabilir Fark etmez!
Önemli olan ulus egemenliğinin ortadan kalkmış olmasıdır.
Ulusal egemenlik ortadan kalktığında ise, o egemenliğin en önemli araçlarından birisi olan TBMM de ortadan kalkar. Şeklen bir bina olarak yerinde dursa da, fiilen ve işlevsel olarak ortadan kalkar.
Ve bu ortadan kalkış Devletin temel esaslarına doğru sirayet eder, yayılır ve genleşir Örneğin Cumhuriyetin varlığı artık tartışma konusudur. Milli eğitimin içeriği yok edilme süreci içindedir. Ekonomi zaten küreselleşme adı altında anti-milli bir seyri izlemektedir, filan
Ve işte sözünü ettiğimiz bütün bu falan ve filanlar o Devletin yok olma, parçalanma ve çökme safhalarının merdivenlerini oluşturmaktadırlar.
Bir Devlet kendi kurumlarını yönetemiyorsa, onların işleyiş mekanizmasına egemen olamıyorsa ve hatta tam tersine o kurumların güdümü altında ülkeyi yönetiyor[muş] gibi yapmakla yetiniyorsa, eskilerin deyimi ile tefessüh etmiş demektir
O zaman biz hala 29 Ekimlerde neyi kutluyoruz?
23 Nisanlarda neyi?
Ve Mustafa Kemal Atatürk niçin Samsuna çıktı?..
Bu ülkenin birileri tarafından yönetilmesi için mi?