Ainesi iştir kişinin, lâfa baklmaz
Uzun zamandır yazarım arada diyordum Durmuş Beye. Nasip bugüneymiş. Gözüm gibi baktığım bahçemi, çiçeklerimi, köpeklerimi, balığımı (Canyoldaşlarım) bırakıp, emeklilik hediyesi dostlardan hatıra müzik çalarımı (eskiden buna volkmen derdi oğlan benim, şimdi adı başka olmuş) kulaklarımdan atıp yazmak farz oldu dedim bugün kendi kendime. Malum sizlerin de yakından takip ettiği gibi adamın biri bağıra bağıra hayvanlara eziyet ettiğini haykırıyor, ilgili kurumlar sessiz kalmıyor ve eleştiriyor. "Kurgu, sadece hayal ürünüm" diyor, kurgu dahi olsa hayvana yapılan kötü muamelenin hikaye adı altında dahi savunulamayacağını haykırmışlar, verecek cevap bulamamış, ne yapmış? Sokak ortasında saldırıya geçmiş. Konu şimdi yargıda....
Bu şahsı tanıyan birçok insandan duyduğum kadarı ile kendisini ciddiye alan pek yok! Ama ben merak ettim doğrusu nasıl bir hayal dünyasıdır bu! Kurgu dahi olsa nasıl üretebilir ki sağlıklı bir insan böyle bir şiddeti? Empati yapıyorum ve bende hayal dünyamı sorguluyorum. Kurgular oluşturuyorum zihnimde; Yok.... olmuyor. Hayatımda vahşete ne olursa olsun yer yok!
Ha bir de aklıma gelmişken "sen şusun", "ben buyum", "ben okudum", "sen okumadın", "ben içerim", "sen içemezsin, çık dışarı", "Burası benim babamın mekanı", "yeni hobim incik, boncuk", " gibi.. atıyor tutuyor insanlar. Bu da anlamaya çalıştığım başka konu. Elim sende oynuyorlar sanki!...
Kimsen kimsin banane, bilmek istersem "Ainesi iştir kişinin, lafa bakılmaz" değil mi ya!
Zaten insanları tam anlamıyla da tanımak mümkün mü ki? Tabi ki mümkün değil. Entrikalarla dolu hayaller bile kursanız kişiler için, işin içinden çıkamazsınız, tanıyamazsınız. "Kim içip içip hayat arkadaşı hakkında meyhanelerde konuşur", "Kimin kızı daha hayatının baharında intihara kalkışır", "Kim babasından utanıp, bir tekme de kendisi vurur", "Kim geçmişi ortaya dökülür korkusuyla düşmanından taraf olur", "Kim içkiden hafızasını kaybeder", Kim gelini hakkındaki gerçekleri yutar "Kim hırsız, kim değil?", tüm bunlar yaşanıyor mu acaba? Kim nereden bilebilir ki?
Siz istediğiniz kadar atıp tutun. Cesaretiniz ve hayat duruşunuzdur önemli olan. Karakteriniz sizi siz yapar. Korkmayacaksınız hayattan. Yaşam şansı diye birşey vardır. Herkesin yaşamdan aldıkları eşitleniyor. Zamanla anlıyor bunu insan. Vallahi ben en azından iki kişi tanıyorum yakinen, cesaretlerine hayran olduğum hayata karşı sağlam durabilen. Mutlu olmak, güçlü olmak nasıl bir duygu biliyorlar. Sanırım bazılarının istemediği de bu! Birinden biri hep eksik hayatlarında.
"Köpeğimi hayalimde dövdüm, ağlattım" demişsin, aferin sana bir de alkış mı tutacaklardı? Medeni insanlar olarak yayın yoluyla eleştiri yapılmış. Hayalleriniz gibi tavrınız da medeniyetten nasibini almadığı için sizi Kerim amcasının Kadir Bey'ine havale ediyorum. Zira kendisinin psikojik hastalıklar konusunda bir araştırması olmuş. En azından bir doktor tavsiyesinde bulunabilir.
Bense hikayelerinizi bekliyor olacağım. Eminim hayal dünyanızda barındırdıklarınız kişiliğiniz bir parçasını yansıtıyordur. Yoksa hangi aklı selim bir insan zora geldiğinde manevi dünyasının arkasına saklanmayı düşünebilir ki! Tek başına dünyayı kontrol ettiğini zannedenler mi? Arada kafanızı bir kaldırıp bakın çevrede kimler nefes alıyor! Yalnız olmadığınızı göreceksiniz.
Hayat akıyor gidiyor, kimi zaman roller yer değiştiriyor. Ne oldum değil, ne olacağım diye de bu yüzden söylenmiş olsa gerek.
Herkesin bir hayat gerçeği vardır diyorum. Kendi gerçekleriyle yüzleşemeyip, başkalarının hayatlarından beslenenenler yalan hayatlar yaşamaya mahkum kalacaklardır.
Cesurlar mı onlara söyleyecek söz mü kaldı, onlar zaten kimseye pabuç bırakmaz!...
Bu düşüncelerle sayın Durmuş Tunaya yapılan her türlü çirkin saldırıyı doğru bulmadığımı belirtmek istiyorum.
Önce kaba kuvvet sergilendi şimdi de yayın yoluyla haksızlık yapılıyor. Dövdü diye yazıyorlar. Henüz daha mahkeme kurulmamışken, suç isnat olmamışken, yargısız infaz yapılıyor.
Kim kime saldırmış, kim suçlu kim suçsuz.
Tüm bu soruların cevaplarını yüce yargının ortaya çıkarması gerekmiyor mu?