AÇILIYORUZ DA

Hep açılıyoruz.

Yorgan yatağa küçük geliyor, vücudumuzun bir kısmı açık kalıyor, sabah koşuyoruz doktora.

Aybaşında aldığımız maaşları  eve gelesiye kadar yatırıyoruz, bakkala, kasaba, kredi kartlarına. Yetmediği yerde yine dayanıyoruz kredi kartlarına, açılıyoruz. Hesaplar birikiyor, icralar başlıyor, dayanıyoruz hapishane kapılarına, zoraki istirahate.

Ekonomik bulanımlar, evin baskıları, çocukların dırdırları, açılıyoruz dağlara, deniz kenarlarına, Sonuç ya tımarhane, ya da bir ağaç dalında sallandırılma.

Açılıyoruz,  önce Kürt Sorunu mu, demokratik Sorun mu diyerek çıkıyoruz yola, sonra demokratik açılımlarda kanaat getiriyoruz. Kürt diye çıktığımız yolun sonunda karşımıza Ermeni’si de çıkıyor.

Açıldığımız meydanlarda AB sorumlusu Olli Rehn çıkıyor, elinde tarakla kaşıyor babam kaşıyor, veriyor gazı. “Aferin Türkiye baya iyi yol katetti. Türkiye’nin tutumunu beğendik” diyerek veriyor veriştiriyor.

Hani yapılan açılımları kendi kararlarımızla yapsak canımız yanmayacak da, elin lafıyla yapınca ağrımıza gidiyor.Hükümet yalanlıyor. Kendi kararımız diyor. Olli efendi yalan mı söylüyor şimdi.

Açılıyoruz demokratik açılımlar diyerek, halkımızın istekleri diyerek, bu ülkenin menfaatleri doğrultusunda diyerek; peşinden Kıbrıs, İstanbul, Ruhbanlar, azınlıklar konuşuluyor da konuşuluyor.

Dün de, Hükümet, TSK açılımı diye bir haber geçildi büyük gazetelerde. O neyin nesi ise.

Açılıyoruz, açılıyoruz da, tedbirimizi alıyor muyuz,almıyor muyuz onu bilenlerimiz yok gibi.

Bu açılmalarda boğulur muyuz, boğulmaz mıyız o da meçhul.

Gerçek olan bir şey varsa o da, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın Çin’’de tartaklanması.

Her şeye çare arıyo,r bulabiliyoruz da. Kendimiz korumamıza bir tek çare bulamıyoruz, yanıyor da ona yanıyorum.

Açılımlarda da  öyle oluyor gibi.

Yapılan açılımların görüntüsü şu an karşı tarafların lehine gözüküyor.

Kürt açılmadan  ne zaman eziliyorlar, bilmiyoruz. Şimdiye kadar da görmedik. Daha dün kadın çoluk çocuk bir sürü Kürt, hastaneyi bastı  doktor dövmek için.Nasıl eziliyorlarsa. Hepsinin elinde de yeşil kart vardı. Bu ülkede yapılan icratallerin tümü tep Kürtlerin lehine oluyor görünüyor.Bu böyle biline.

Baksanıza  DTP nin açıklamalarına. Şimdiden tamtam dansına başladılar. Ayrılık şarkılarını  söylemeye başladılar.

Bu kadar istekli iseler ayrılsınlar da bizlerde rahatlasak olmaz mı? Yıllarca onların elektrik parasını vere vere, yıllarca onların  vergilerini ödeye ödeye açıldıkça açıldık. Doğuda ayrılmayı isteyen Kürtler, birbirini şu mübarek Ramazan günlerinde kurşunlarken batıda da açılmaktan intihar edenler gittikçe çoğalıyor.

Onlar önce insani açılımı  yapsınlar.

Yeni çıkan Ermeni açılımında da dün izlediğim Iğdır Azerileri isyan içerisindeydiler.

Nahcivan halkı tedirgin bir bekleyiş içerisindeydi.

Ama Ermeni başbakanı kendinden gayet emin bir şekilde, Karabağ meselesi konusunda halkına güvence veriyordu.

Ya bizimkiler…?

Açılmak iyi bir şey.

İnsanların, eğer olacaklarsa kardeşçe yaşamaları, daha da çok iyi bir şey.Bunun kötülüğü nerede?

Ama ilk adım bence oralardan gelmesi lazım.

Önce DTP başında bulunan toprak ağaları, esir gibi kullandıkları insanlarına toprak dağıtsınlar.

Önce kendi insanımız dedikleri kişilere insan öldürmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatsınlar.

Önce nerede, kimlerle yaşadıklarını samimi bir şekilde kamuoyuna açıklasınlar. Açılım o zaman kendiliğinden oluşacak, bak görürsünüz.

Kürdü, Ermenisi, Rumu için açılıyoruz da Türk’ü boğduğumuzu biliyor muyuz?

Erman Toroğu’lunun dediği gibi, “Bizde Türk açılımı istiyoruz, sayın yöneticilerimiz.”

Bu ülkede hiçbir topluluğun benim sırtımdan geçinmesini istemiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar