27 MAYIS DEVRİMİ’NİN GETİRDİĞİ DEĞERLERE SAHİP ÇIKALIM

Bir insanın siyasi düşüncesinin esasını [yönünü ve düzeyini] saptayabilmek için en önemli kıstaslardan birisidir 27 Mayıs 1960 tarihi…

Çünkü 1960 askeri hareketi bir “devrim”dir…

1950 ile başlayan karşı devrim hareketi ve ABD’nin egemenliği altına girme süreci 1960 Devrimi ile [bir süre için de olsa] duraklatılabilmiştir…

1960 Devrimi dünyanın en çağdaş anayasalarından birisi olan 1961 Anayasası’nı bu ülkeye kazandırmıştır.

1961 Anayasası bu ülkeye hukuk devleti ilkesini getirmiştir.

Anayasa Mahkemesi’ni getirmiştir.

“İdarenin her türlü eylem işleminin yargı denetimine tabi olması” ilkesini getirmiştir.

İşçi haklarını savunmanın demokratik bir eylem olduğu düşüncesini getirmiştir.

Aydınlanma bayrağının yerlerde sürünmesine karşı durmuş, karşı koymuştur.

Ve [kişisel olarak söylemek gerekirse] bu satırları yazan kişinin, uygar ve bilinçli bir insan olma imkânının önündeki kapıları aralamıştır…

Çünkü 27 Mayıs Devrimi gerçek demokrasiye, hangi yönü izleyerek ve hangi yoldan ulaşılabileceğimiz konusunda düşünmemizi sağlamıştır.

Çünkü 27 Mayıs Devrimi, çağdaş uygarlığın ancak, bilim, akılcı dünya görüşü ve rasyonel düşünce sistemi içinde emek harcayarak yakalanabileceğini bizlere öğretmiştir.

Çünkü 27 Mayıs Devrimi, gerici feodal üretim tarzı ve onun kültürel uzantılarından kurtulmamızın yolunu aydınlatmıştır.

27 Mayıs 1960’ı anlamak, 27 Mayıs 2011 günü ona saldıranların vasıf, nitelik ve cibilliyetlerini teşhis etmekten geçer…

Kimlerdir 27 Mayıs Devrimi’ne saldıranlar?..

Ve ona saldırılırken başvurulan söylem nedir?

Benimsedikleri stratejinin esasında 12 Eylül ile 27 Mayıs arasında bir köprü kurmak ve bu birbirinden taban tabana zıt iki hareketi “askeri cunta” adı altında benzeştirerek, ortak bir paydada toplamaktır!..

Oysa, 27 Mayıs İhtilali, Mustafa Kemal Paşa’nın önderlik ettiği Anadolu İhtilali’ni yıkmak için girişilen “karşı devrim”e son vermek üzere başvurulmuş devrimci bir harekettir…

Bu devrimci hareketin arkasında büyük bir halk desteği ve ilerici yönde sosyal bir patlama vardır.

Hedef, yok edilmek istenen demokrasinin yeniden ve daha ileri bir düzeyde ve tüm uygar müesseseleri ile birlikte yeniden tesisidir.

Sosyal bir Hukuk Devleti’nin kurulması mücadelesine yeni bir harç koymaktır.

12 Eylül askeri darbesinin temel amacı ise, 27 Mayıs’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak ve gelişen toplumsal muhalefetin belini kırmaktır…

Birincisinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “çağdaş uygarlık düzeyi”ne yükseltme hedefinin ileri bir adımı; diğerinde ise, çağdaş toplum olma yolunda ilerleyen bir ulusa, dış kaynaklı stratejiler eşliğinde çelme takma atılımı mevcuttur.

 27 Mayıs ihtilali, ilerici Atatürkçü toplum öncülerinin Cumhuriyet Devrimleri’ni yeniden inşa etme enerjisinden kaynaklanmakta; 12 Eylül ise, ABD yetkililerinin “Our Boys [bizim oğlanlar]” olarak isimlendirdiği güdümlü bir kadronun yönetiminden oluşmaktadır.

Bugünün Türkiye’sinde sap ile samanı birbirinden ayırt etmek, önümüzü görmemize ve günümüzü aydınlatmamıza neden olacaktır.

Önümüzü görmek ve günümüzü aydınlatmak ise, bugün her şeyden çok ihtiyacımız olan bir bilinçlilik halidir…

Bugünün Türk insanı 27 Mayıs Devrimi’nin getirdiği değerlere sahip çıkmalıdır…

Çünkü bu değerler, çağdaş uygarlık düzeyinin hayata geçirilmesinin somut örnekleridir.

Çünkü bu değerler, Atatürk Devrimleri’nin bugüne kadar ulaşan değerli bir emanetidir…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar