DURMUŞ TUNA
2 MİLYON DOLARLIK DOLANDIRICILIK GİRİŞİMİ
Bu yazımda; Türk siyasi tarihimize adını altın harflerle yazdırmayı başarmış Devlet ve siyaset adamı İsmet Sezgin'i konu edeceğim.
Aydın'ın yetiştirdiği ve Türk siyasetine kazandırdığı çok önemli bir değerdir İsmet Sezgin.
Devlet adamı olarak çok önemli görevlerde bulundu.
Türkiye Cumhuriyeti'ne; Devlet adamı olarak adeta ömrünü adadı.
Devlete bağlılığı ve hizmetleri hiç unutulmayacak.
Sadece Aydın'da değil; Türkiye genelinde "siyasetin İsmet abi"si olarak anılan merhum Devlet büyüğümüze Allah'tan gani gani rahmet diliyorum. Nurlar içerisinde yatsın ve Cennet mekanı olsun.
***
Her güzelin bir kusuru muhakkak vardır!!!
"İsmet Abi"nin de 50 yıllık siyasi hayatına sığdırdığı ve telâfisi mümkün olmayan bir kusuru oldu!
Kazandırdığı sayısız hizmetlerinin yanında bir de "Türkiye Cumhuriyeti bürokrasisine keşke kazandırmasaydı" denilen hatta kendisinin de hata yaptığını kabul ettiği bir kusurcuk bu!
"İsmet Abi"nin konusu açıldığında kahrolduğu bu kusurcuğu "büyük hata" olarak geçmişten günümüze hâlâ karşımızda duruyor.
"İsmet Abi" de bu konuda "yanlış yaptım" özeleştirisini rahatlıkla ve her zaman yapabilmiştir.
"İsmet Abi"nin sayısız hizmetleri arasında "keşke olmasaydı" dedirttiği o icraatı yazımın ana
konusunu oluşturuyor.
Bakan Sezgin'e; "Siyasi hayatımda 3 hata yaptıysam, o 3 hatamdan birisi de bu icraatımdır"
dedirten ve çok üzen olayı yıllar sonra açıklıyorum.
***
Bakan İsmet Sezgin Söke'ye geldiğinde kendisiyle görüşme imkanım oluyordu.
Akşam Gazetesi'nin muhabirliğini yapıyordum ve dönemin İçişleri Bakanı "İsmet Abi" talebimi geri çevirmeyerek, mesleğimin en önemli röportajını yapma imkanını bana sunmuştu.
Fantasia Otel'de gerçekleşen ropörtajda, Devlet adamı ve siyasetçi İsmet Sezgin'i daha yakından tanıma fırsatım olmuştu.
Ropörtaj sonrasında diyaloğumuz iyice artmıştı.
Bakan İsmet Sezgin'in Söke ziyaretlerinde uğrak yeri rahmetli Kemal Koyuncuoğlu'nun yazıhanesiydi.
Kemal amca beni telefonla arayıp; "Evlat; işin yoksa gel! Bakan gelecek. Haber yaparsın" şeklinde davet ederdi.
Siyasi kusurcuk ve yediği haltları ilk olarak Bakan Sezgin'in Kemal amcayı ziyaretinde öğrenmiştim.
Söke ziyaretlerinden birinde öyle bir konu konuşuldu ki; duyunca hepimiz şok olduk.
Şoklananlar arasında dönemin Aydın İl Emniyet Müdürü de vardı.
"İsmet Abi" bu olayın haber yapılmasını istemedi ve benden bu yönde söz alındı.
Ogün yazmayacağım yönünde söz verdiğim çirkin olay; İzmir'in Bornova ilçesinde yaşanmıştı. Bakan İsmet Sezgin'in bilgisi dışında, çok yakın dostu olan bir işadamına selamı iletilmek suretiyle talepte bulunulmuştu!!!
Acaba o talep neydi???
İçişleri Bakanı İsmet Sezgin olayı öğrenince neden çok büyük tepki göstermiş ve siyasi kusurcuğu Bakanlık koridorlarında galiz küfürlerle kovalamıştı!!!
***
Öncelikle;
"Siyasetin 'İsmet Abi'si nasıl bir geçmişe sahipti" hatırlayalım.
Bir dönem TBMM Başkanlığı da yapan İsmet Sezgin, 88 yaşında vefat edene kadar bakın ne gibi görevlerde bulunmuş ve nasıl badireler atlatmış!
1928 yılında Aydın‘da dünyaya gelen ve ailesinin 9 çocuğundan en büyüğüğüdür.
İlköğrenimini Aydın'da, orta ve lise öğrenimini İzmir‘de tamamladıktan sonra İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulundan 1950 yılında mezun olur.
1952 yılı İsmet Sezgin için siyaseten dönüm noktasıdır. İsmet Abi'nin; Demokrat Parti (DP) Denizli İl İdare Kuruluna seçilerek politikaya atıldığı dönemdir 1952 senesi.
Veeeeee; aktif siyaseti bıraktığı 2002 yılına kadar süren dolo dolu 50 yıllık siyasi geçmiş...
Baş döndüren bir tempoda geçen yarım asırlık bu süreçte neler yok ki!
Aydın'ın yetiştirdiği İsmet Sezgin;
1955 yılında henüz daha 27 yaşındayken Aydın Belediye Başkanı seçilir.
Türkiye'nin en genç belediye başkanı ünvanına sahip olur.
Belediye Başkanlığı görevini; 27 Mayıs 1960 tarihine kadar yani 1960 ihtilalinde tutuklanmasına ve görevden el çektirilmesine kadar yapar.
Serbest bırakıldıktan sonra Aydın'da Adalet Partisi (AP) il teşkilatını kurar ve 1961 yılında yapılan milletvekili seçimlerinde Aydın Milletvekili seçilir.
1963 yılından 1985 yılına kadar Türk Belediyeciler Birliği'nin Genel Başkanlığını yapar.
1966-1967 yılları arasında Gençlerbirliği Başkanlığı görevinde bulunur.
1968 yılında AP Genel Başkan Yardımcılığını üstlenir.
3 Kasım 1969 tarihinde Süleyman Demirel‘in kurduğu ikinci hükümetin ve Türkiye'de ilk kez oluşturulan Gençlik ve Spor Bakanlığının başına bakan olarak getirilir.
6 Mart 1970 tarihinde kurulan 3. Süleyman Demirel hükümetinde de Gençlik ve Spor Bakanı görevi yapar.
12 Mart 1971 Muhtırası'nın ardından kurulan I. Nihat Erim Hükümeti'nin göreve başlamasıyla bakanlıktan ayrılır.
12 Kasım 1979 tarihinde kurulan 4. Demirel Hükümeti'nde Maliye Bakanı olur.
Bu görevi de 12 Eylül 1980 tarihindeki İhtilal'e kadar yapar.
Siyasi yasaklarının kalkmasından sonra 1987 yılında Doğru Yol Partisi‘ne (DYP) girer.
1991 yılında yapılan seçimlerde DYP'den yeniden Aydın Milletvekili seçilir.
Ardından 20 Kasım 1991 tarihinde kurulan 7. Demirel Hükümeti'nde İçişleri Bakanı olur.
16 Mayıs1993 tarihinde Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı seçilmesi ile boşalan DYP genel başkanlığına adaylığını koyar ancak, kongrede Tansu Çiller'e karşı kaybeder.
1995 yılında TBMM Başkanlığına seçilir ve bu görevi seçime kadar sürdürür.
Refahyol Hükümeti'ne tepki göstererek; DYP'den Temmuz 1996’da istifa eder.
7 Ocak 1997'de kurulan Demokrat Türkiye Partisi‘nin (DTP) kurucularından olan İsmet Sezgin, 30 Haziran 1997 tarihinde kurulan 3. Mesut Yılmaz Hükümetinde DTP'den Millî Savunma Bakanlığı yapar.
17 Nisan 1999 tarihinde DTP parti başkanlığından istifa eden Hüsamettin Cindoruk‘un yerine parti başkanı olur.
18 Mayıs 2002 tarihinde bu görevini bırakarak aktif politikadan ayrılır.
***
Siyasetin "İsmet Abi"sinin 50 yıllık siyasi geçmişini kısaca ve özetleyerek anlatmaya çalıştım.
Unutmadan!!!
İzmir'in Bornova ilçesinde, “İsmet Sezgin” adını taşıyan bir ilköğretim okulu var.
Bu okulu yaptıran ve siyasetin "İsmet Abi"si'nin adıyla anılmasını isteyen de 45 yıllık dostu H.D.'dır.
Verdiğim bu detay çok önemlidir!!!
Geldik merak edilen konuya!
Siyasi kusurcuğun yediği halt sonrasında "İsmet Abi"nin hışmına uğraması nedendir?
İçişleri Bakanlığı'ndaki bürokratlık günleri neden son bulmuştur?
Olayın özü şudur!!!
Bornovalı hayırsever işadamı H.D.'a İçişleri Bakanlığı'ndan bir ziyaretçi gelir. H.D. bu ziyaretçiyi tanır. Bakan Sezgin'in kendisini ziyaretlerinde yanında gördüğü bir kişidir. Ziyaretçi; "Beni sayın Bakanımız İsmet Sezgin gönderdi. Size çok selamı var. 2 milyon dolara ihtiyaç var. Talebi geri çevirmemenizi önemle rica etti" der.
H.D. ziyaretçiye beklemesini söyler ve başka bir odadan dostu Bakan Sezgin'i arayıp; "İsmetçiğim; neden kendin aramadın? Neden aracı kullanma gereği duydun?" şeklinde sitemini ve üzüntüsünü dile getirir.
Bakan Sezgin duydukları karşısında çok şaşırır.
Adı kullanılmak suretiyle, 2 milyon dolar gibi büyük bir parayı yakın arkadaşından tahsil etmeye çalışan ziyaretçiyi göndermesini söyler.
Bakan Sezgin'in dostu olan işadamı H.D.; İçişleri Bakanlığından gelen bürokrata yardımcı olamayacağını belirtir.
H.D.'ın dikkati sayesinde büyük bir skandal ortaya çıkarılmıştır.
Siyasi tercihini kullanarak Ankara'ya götürdüğü bürokratının dolandırıcılık girişimi sonrasında "İsmet Abi" devreye girmiş ve olaya fena müdahale etmiştir.
Müdahale şekli de ogünkü İçişleri Bakanlığı bürokratları tarafından çok iyi bilinmekte ve hâlâ daha yeri geldiğinde konuşulmaktadır.
Siyasi hayatı başarılarla dolu İsmet Sezgin'e; "Bu çocuk konusunda yanlış yaptım. Siyasi hayatımda 3 hatam varsa, bu 3 hatamdan birisi de bu çocuğu Ankara'ya getirmem oldu" şeklindeki o itirafı yaptıran bürokrat eskisi şimdilerde utanmadan, sıkılmadan dürüstlükten dem vuruyor.
Yargıç rolüne bürünmüş ve günahsız insanları yargısız bir şekilde mahkum ediyor...
Düşman bellediği herkesi ağır ithamlarla suçluyor...
Allah'tan korkusu yok ki; kul hakkından çekinmeden hakaret ve iftira atıyor...
Sonrasında olan yine kendisine oluyor.
Sosyal medya hesabından yaptığı bu alçakça paylaşımlar nedeniyle hapis cezaları alıyor...
Fakat yine de bana mısın demiyor!
Aydın kamuoyu bu duruma şaşırıp kalıyor.
Günahsız insanlara yönelik hakaret ve iftira içerikli paylaşımları nedeniyle hapis cezası alan bu kişi "nasıl olur da utanmaz ve sıkılmaz" diye kamu vicdanında sorgulanıyor.
Sorgulamayın, sorgulamayın..
Dolandırıcılık girişimi nedeniyle İçişleri Bakanını tarafından kovulduğunda utanmayan şimdi hakaret ve iftiradan dolayı aldığı hapis cezasından mı utanacak?
İçişleri Bakanlığı'ndaki bürokratlık günleri yüz kızartıcı bir suç nedeniyle son bulduğu halde, en ufak pişmanlık belirtisi göstermeyen bu kişiden şimdi hakaret ve iftiradan dolayı aldığı hapis cezası nedeniyle farklı bir davranış şekli göstermesini nasıl bekleyebiliriz?
Gündemimizde geçmişten bu günümüze kadar gelmiş 2 milyon dolarlık üç kağıt durumu var!
Yüz kızartıcı olayın vuku bulduğu tarihin eski olması, alçakça girişimin sahibinin ogün olduğu gibi bugün de pişkinliğini sürdürmesi anlamını taşıyamaz.
Ahlaklı ve dürüst toplumlar bu gibi eylemlere en ağır şekilde tepki vermek durumundadır.
Dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'in, ahlaksız girişimden haberdar olunca gösterdiği tepki çok yerinde bir davranıştır.
"Vatana, millete hayırlı bir adam olsun" düşüncesiyle, elinden tutup da Ankara'ya götürdüğü ve bir de bürokrat yaptığı kişinin, aslında sepetteki bozuk yumurta olduğunu gördüğü anda İçişleri Bakanlığı'ndaki bürokratlık görevini sonlandırmıştır.
Aydın kamuoyu da bu bilinçle hareket etmelidir.
Dolandırıcılık girişimi bugün yaşanmış gibi toplumdan tepki görmelidir.
Aydın siyasi kulislerinde o dönemde bu olay konuşulmakta ve o kişi ayıplanmaktayken bile "siyaset yapacağım, milletvekili olacağım" diye meydanlarda boy gösteren zihniyet şimdi hakaret ve iftira içerikli paylaşımları nedeniyle aldığı hapis cezasından mı utanacak?
O dönemde bile rahatsız olmayan şimdi neyin rahatsızlığını yaşayacak?
O dönem yaşanan şerefsizce para tırtıklama girşimi siyasi kulislerde deprem etkisi yapmıştı ama o bürokrat durumdan hiç etkilenmemiş ve hiç sarsılmamıştı.
Nereden biliyorsun derseniz de kanıtı ortada!
Dolandırıcılık girişimi ayyuka çıktığı ve bu nedenle de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin tarafından görevine son verildiği o dönemde bile pişkin pişkin Aydın'da gezen ve de ilk genel seçimde milletin vekili olabilmek için halktan oy isteyende hiç bir dönemde utanma duysu olmaz.
Diyeceğim şu ki!!!
Dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçla adı anılan bürokrat eskisinin, dürüst insanlar hakkında iftira içerikli yazılar yazmasının hç bir önemi olamaz.
Geçmişinde böylesine utanılacak ve ayıplanacak yüz kızartıcı bir durum olan kişinin tek yapması gereken köşesine çekilmek olmalıdır.
Hem de olayın vuku bulduğu o tarihten itibaren.
Ancak; bunu bile yapabilmek için insanda zerre kadar da olsa onur, şeref, haysiyet aranmalıdır.
Yüz kızartıcı suçu işleyen kişi; onur, şeref, haysiyet gibi değer yargılarından mahrumsa da yapacak bir şey yoktur.
Değersizdir ve aldırış etmeyin ve de boşverin gitsin...