Serhan Seyhan vakti zamanında Aydın Belediyesi’nin bir ihalesine katılır.
Katılır katılmasına da katıldığı ihalede belediyeye sahte evrak(diploma) verir.
Tabi belediye yetkilileri doğruluğundan şüphelendikleri evrakı ilgili kuruma gönderir, kurum da resmi yazıyla belediyeye "bu diploma sahte" der.
Yani bir nevi sahtekârlık yapar…
İşte, pandomim de bundan sonra kopar.
İddialara göre; Serhan efendi bundan sonra Özlem Çerçioğlu’na yalım yalım yalvarır. Çerçioğlu da ‘’pis işlerinizle bana gelmeyin’’ diyerek kendisini kovar.
Sonra ne mi olur?
İddialara göre; bu vatandaş koşa koşa "beni kurtar" diye, Mustafa Savaş’a gider…
Mustafa Savaş’ın bu isteğe karşılık ne yaptığını bilmiyoruz ama Serhan o gün bugündür Mustafa Savaş’a güzellemeler yapar.
2 yerel seçim kendince Mustafa abisine destek verir hatta destek vermeyi iftira atmak zannettiğinden olsa gerek, aralıksız iftira atar.
Daha evvel de yazmıştım! Sayın Çerçioğlu’nun avukatıyla görüştüğümü ve akla hayale gelmeyecek iftiraların nasıl ve hangi yöntemler kullanılarak atıldığını kendisinden dinlediğimi belirtmiştim.
Bu görüşmelerden birinde avukat beyin "bir hukukçu desteği olmadan yazılamaz" ve "bu şekilde 12 suç duyurusu var" dediğini çok iyi hatırlıyorum.
Hem de içeriklerine bakıldığında hukuk elbisesi giydirilmeye çalışılmış 12 iftira senaryosu.
Hikâye ne mi?
Ne olacak, "Özlem Çerçioğlu’nun şu kadar soruşturması var" diyebilmek.
İftiraları atanlar sizsiniz be adamlar!!!
Örnek mi istiyorsunuz?
Mustafa Savaş sayesinde ayakta durduğu iddia edilen TV kanalı defalarca kumpas kurmadı mı?
Aydın Valisine, Aydın Cumhuriyet Başsavcısına bile iftira içerikli sahte mektup yollarken yakalanmadılar mı?
Yani sevgili dostlar, yerel seçim öncesi iftira kampanyası başladı.
İşte bugün de Serhan efendi, Mustafa Savaş’ın 3. kez AKP’nin adayı olduğunu düşünerek güzellemelerine başlamış.
Başlamış başlamasına ama Mustafa Savaş’tan, Türkiye’nin en başarılı belediye başkanlarından Mansur Yavaş’ı örnek almasını isteyerek başlamış.
Elinizde malzeme olmayınca işte böyle; Mansur Yavaşlara, Özlem Çerçioğullarına, Yılmaz Büyükerşenlere bakar durursunuz.
Ancak öykünerek bakarsınız bakarsınız da ‘’bizim siyasetçiler neden onlar gibi başarılı, çalışkan değil’?" diyerek haset eder durursunuz değil mi?