1. Nazilli Şiir Festivalinin ardından

1. Nazilli Şiir Festivalinin ardından

 

İlk defa bu yıl yapılan 1.Nazilli Şiir Festivali tam bir Nazilli reklamıydı. Öyle ki Türkiye’nin dört bir yanından gelen şairler ve yazarlar gerek şiirleriyle, gerekse yazılarıyla Nazilli’nin tanıtımını yaptılar.

 

Nazilli Belediyesi’nin katkılarıyla Nazilli Eğitim Kültür Sanat Derneği  tarafından düzenlenen bu festivale kimler gelmedi ki. Tam tamına yüz yirmi şair ve yazarın katıldığı bu festival, Nazilli’ye değişik bir yaşantı getirdi. Saat 12’ lere kadar Nazilli’de hayatın sürdüğünü de gıpta ederek gördüm. Demek ki, Nazilli’de her şey kontrol altında. İnsanlar caddelerde çoluk çocuk geziniyorlar. Sokak başlarındaki esnaf halinden memnun, dükkanlarının önünde neşe ile oturuyorlar.

 

Gecenin ilerlemiş saatinde gözlerimin önüne Söke caddeleri ve parkları geldi. Issız Aydın, İstasyon caddesi. İçinden geçilmeye korkulan Atatürk Parkı, Kemalpaşa Parkı, tren istasyonu ile otobüs garajı arasındaki ıssız yol.

 

İki büyük ilçeyi karşılaştırdım. Nazilli’nin merkez nüfusu 110 bine vardığını gördüm. Söke’den de geniş bir alana yayılmış Nazilli. Buna rağmen gerek trafiği, gerekse de temizliği, Söke’yi ikiye katlar görünümündeydi.

 

Böyle bir festivalin başlama düdüğünü çalan Nazillili kurum ve kişilerin, esas amaçlarının ne olduğu da daha iyi belli oldu. Nazillili şairlerin kaleme aldığı şiirlerinde de dile getirdikleri gibi, yüz on bin Nazillili vatandaş, Nazilli’nin il olmasını istiyorlardı.

 

Haklıydılar galiba. Nazilli’nin etrafındaki diğer ilçe ve beldelerle de kenetlendiğini gördüm. Gerek Bozdoğan halkından, gerek Sultanhisar ve Yenipazar halkından aldığım işaretler, Nazilli’nin il olması yönündeydi.

 

Evet sevgili okurlarım. 4,5,6 Mayın günü Nazilli’yi ve komşu ilçeleri, birbirlerine kenetlenmiş olarak gördük. Darısı da Söke’ye diyelim.

 

Şair Cemal Safi, Prof. Dr. İsa Kayacan’ın şeref misafiri olarak katıldığı toplantıya da bir sürü il arasından Bursa’nın yoğun şair grubu ile katıldığı da dikkat çekiciydi.

 

Birinci günde açılış ve akşam dinletisi ilgi ile izlendi. İkinci gün ise gündüz tarihi yerlerin ve Kemer barajının misafirlere gezdirilmesinin akşamında, Cemal Safi’nin okuduğu ateşli şiirleri, günün yorgunluğunu attırdı. Akşamın ilerlemiş saatlerinde de şair Cemal Safi’ye, Prof. Dr. İsa Kayacan’a, Türk kültürüne yaptıkları katkılarından dolayı plâketler verildi.

 

İlçemizin gazetelerinde de yazan, emektar yazar ve üstat Prof. Dr. İsa Kayacan, aldığı bu plâketi ile 199 plâketin sahibi olduğunu söylemesi de ayrı bir övünç kaynağıydı.

 

Bir festivalin ardından o kadar özlediğim şeyler varmış ki, sormayın gitsin. Bir defa, arkadaş grubuyla cadde de muhabbetler içerisinde gezmeyi özlemişim. Dondurmacının önüne oturup da, saat 23’ lerde, dondurma yemeyi özlemişim. Özlemişim, parkta bulunan kanepeye oturup, çocuğunu kay kayda kaydıran anne ve babaların varlığını özlemişim.

 

Özlemişim, şiiri, şairin kendisinden dinlemeyi özlemişim.

 

Birde çok üzüldüğüm bir konu vardı. Cafer Efe diyerek, Sökelilerin dillerinde dolaşan Sökeli Cafer Efe. Hayatını anlatan kitap’ın, Söke dışında bir yazar tarafından, Nazillili yazar Sabahattin Burhan tarafından kaleme alınarak yazılmasıydı. Yazarın, bu kitabının daha yeni elimize geçmesi öğrenciler tarafından sevindirici olacak. Söke okullarında dönem ödevi olarak araştırmaya gelen öğrencilerimiz, Cafer Efe’nin hayatı hakkında geniş bilgilerimizin olmaması, bizi suçluluk duygusuna itiyordu. Sökeli yazar Yaşar Çağbayıın uzun yıllar evvel yaptığı kısa ve özlü araştırması yetersiz kalıyordu. Söke ile ilgili internet kanalları da bu konuda yetersizdiler. Bunun ezikliğini duyuyorduk. Cafer Efe’mizi Sökeli yazarların araştırmadığına veya araştırmayı akıl edemediklerine üzüldüm. Ancak, şimdi elimizde bir kaynak olduğundan dolayı da sevindim. 

 

Artık bu kaynaktan, ilgili kişi ve derneklerin internet sayfalarına gerekli bilgiyi aktarması kalıyor. Bakalım önce kim bu işi bitirecek.

 

Haydi, hayırlısı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar